Hüzün bulutları sardı içimi
Dokunsalar ağlardım
Anılarıma tutundum
Sarmaşanlar misali
Yıkılmadım...
Sağnak bir yağmurdun gelişinde
Kanadında iyileşmeyen kurşun yarası
Yüreğinde ihanetin kalleş izleri
İçinde vurgun yemişliğin paniği
Yolunda kaderin oyunu güldürmeyen
Yalnızlık kimsesizlikten alır öcünü
Ne güzel seni sevmek;
Beyaz köpükler saçan fıskıyelerin sesinde
Nevruz nefesi deyiyorken gözlerine
Ellerinde bir tutam bahar mutluluğu
Ve yeşilin her tonunda gülüşlerin
Ruhumu okşayan dalgalar gibi vuruyor
Karşımda Karadeniz içimde sen
Nasıl haykırıyorum bir bilsen
Bir ağustos böceği bacadan düşmüş
Sabahlara dek uyutmaz
Poyrazın saldırdığı Karadeniz
Savunmaya çekilmiş
Palmiyeler sabah serenatında
Güneşi içiyorlar kirpiklerinden
Ben karanlığın yalnız şehri
Sokaklarımda susmuş yıldız ışığı
Göletlerde ay'ın kocaman ayakları
Uzak sevdalaradır çağrışımları.
Bir hüzün anıdır gece
Bir yığın insanı katmış önüne
Sürür durur...
Dünya'nın merkezinedir yolculuk
Güneşe uzanan yolda
Trafik durur.
Susuzluğum;
Bir fıskiyeden fışkıran
Boynu bükük
Ama beyaz,ama berrak
Sesinde bahar coşkusu
Kalbimin üstünde duran
Bakar mısın,gözüm kaldı birtanem
Ver gönlünü al gözümü yüzümden
Sana dair bir gül diktim birtanem
Ver dikeni al gülünü özümden.
Yaşadığın göletlerde birtanem
Usul,usul sokulur yalnızlık
Gecenin koynunda sinsi bakışlı baykuş
Başı dumanlı ormanlar basar yüreğimi
Eteklerini kâbus...
Oralardan buralara bir ses gelir
Ayak izlerime bastığın yerden
Ne zaman baksam yüzüne
Bulutlarını görürüm bahar esintisi gözlerinde
Gülüşlerin kurumuş yataklarından
Bir nehir gibi akar,gönlümün eteklerine
İpekten bir sevdadır yüreğin
Alır götürür maviliklere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!