Cafe de kadınlar vardı
Parklarda salınırlardı
Saçlarını görmedim kapalıydılar
Ellerinde sigara bakışları uçuktu
Bir erkeğin gözlerindeydi gözleri
Dudakları rujlu tırnakları ojeli
Siz hiç sabah güneşinin ışığında
Şiir yazdınız mı? ..
Bir rüzgârın sırtından gelir
Denizi emzirerek,
Çarşaf çarşaf serilir ruhunuza
Irmak olur,derya olur,dize olur
Kızıl ayrılıkları severim
Dönüşünü bildiğim için güneşin
Ufuktan kayan özlemlerin
Şafakta gülüşünü severim
Ayrılıklar ne kadar kanatsa içimi
Dalından düşen solgun yaprakların
Emekle yüceltelim sevgileri
Kin ve nefrete inat,
Haince bakan gözlere
Sevgi mili sürelim
Kör edelim sevgisizliği
Sevgiler kazansın...
Nezaman seraba dalsa gözlerim
Bir vahanın hayaliyle sulanır
Mutluluk çöker yüreğime
Anlık tebessüm gibi aydınlanırım
Ben senin yüreğini sevdim
Acılara tutsak yüreğini sevgiyle dillenen
Damar damar yüzyıllara kan veren
Toprağında harman olmuş uygarlıklar
İnsanlığın doğumunu müjdeler
Tarihin nehirlerine akan
Irmaklar...
Sen ana,sen'tanrıçalar diyarı'
Sana sarılıp kalmak varmış
Sonsuza dek öylece,
Özlemin dinmeyecek yüreğimde
Senin kokunu almadan.
Seni sevmek ne zor şeymiş
Anladım tadına varmadan
İçimde çiçekler açar
Huzur treni yanaşır istasyonuma
Yüreğim saatin akrebine ayarlı
Zamanla yarışır,mutluluğu yakalar
Yelkovanında,
Zamanın bir anında
Çıplak bir aydınlıktı yağmur
Sokak lambalarının gözlerinden damlayan
Buğulu buğulu bakarken dağılan efkar gibisin
Yağmur dudaklarıyla okşarken saçlarını
Yalnızlığını yıkıyor serinleten damlalar
Ruhunda gözyaşı birikintisi var
Evaze eteklerinden yakaladık aşkı
Kıpır kıpır yürek döngüsü esintisinde
Kanatları mavi bir güvercin havalandı özgürlüğe
Başında bahar yeli esrik duyguların
Yörüngesinden çıkmış bir dünyanın
Güneşe isyanı var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!