İlah Seven Köleler
"La ilahe illallah" (İlah yok Allah var) ! Bu hakikatin bilincinde olanlar kurtulur!
Bakınız, zihinlerin esir ve köle olduğundan bahsediyorum! Eski zaman ulularına zihinler teslim edilince yeni ululara esaret bu teslimiyetten oluyor! Bunu görünce de kişi durumu kabul etmek istemiyor herkesin köle, esir olmasını istiyor ki durumu genelleşince güya rahatlayacak. Bu birey olamamaktır! Birey olmayan genel olarak köle olmayı tercih eder! Firavunları "Firavun" yapan bu tür zihin esareti zaten!
İlah Sorunu
İnsanlar arasında belki çoğunluğu teşkil eden kesim, “İlah” olarak kabul ettiği uluların geçmiş repliklerini oynamayı seçerler; rolünü ne kadar iyi oynar ise ve o ilahları ne kadar iyi taklit eder ise o kadar tatmin yaşar! Beklentiye girer! Sonuçta taklit, asılı vermez! Yani taklit eden, taklit edilen lehinde potansiyelini kurban eder! Taklit eden, ölür; taklit edilen, taklit edenlerde yaşamaya devam eder!
Orjin olanlar ölümsüz, “İlah” olur; taklit edenler ölümlü, fani olur!
İlah
Toprak, su, hava, ateş! Eski zamanlardan beri, bunlardan en az birini kontrol eden “İlah”, hepsini kontrol eden ise “İlahlar ilahı” olarak düşünülebilir!
Bu konuda bildik şeyler üzerinden giderek nakil ile köreltilmiş günümüz insanının aklına (Kendi aklıma) bir kapı açmaya çalışacağım. Çok basit yazacağım.
İnsan Ne Bilir?
Evrende tüm somut gözlemlenebilen, soyut algılanabilen işleyiş bilgi kapsamında! Bu işleyişe dair edinilen tüm zan ve bilinç, bilgi olarak alınır! Zan durumunda olanlar ham veri, bilinç durumunda olanlar ise işlenmiş veri gibi…
Bilgi bilinç kadardır. Bilinç kadar işe yarar. Bilinçsiz olan kısmı sadece kuru kalabalık.
İpotek
İpotek: Alacağa karşılık tutmak!
İpoteğin oluşması için bir borçlu, bir alacaklı ve tutulacak bir şey (gayrimenkul) olmalı!
“İpotek” konusunda felsefe yapılacak ise bu üç elemanın işleyişi ve etkileşimi söz konusu! Borçlu, alacaklı ve ipoteğe konu olacak şey! Felsefe yapıldığında “Şey” den kasıt, soyut veya somut olan her şey!
İnanç Ve Din Konusu
Allah inancı herhangi bir dinin tekelinde midir? Yani Allah'a inanan mevcut kabul üç dinin çerçevesine hapsedilebilir mi? Ya da illa bu üç dinin günümüzdeki değiştirilmiş algısına mı hapis olmak zorunda inananlar? Tarihsel süreçteki din kavgaları ve günümüz mezhep kavgaları bu algı hapsinin ürünü değil mi?
Ben diyorum ki; "Kimse kimseye inanmasın ama bilgi paylaşımı olsun! Yani kimse diğerinin bilgisinden mahrum olmasın ama kimse de kimseye koşulsuz inanmasın! Aldığı bilgiyi kendi değerlendirsin, karşısındakine inanmasın! Bilgiyi de ön koşulsuz alsın! Yani ‘Doğrudur’ ya da ‘Yanlıştır’ diyerek bir tarafa ağırlıklı olarak yamultmadan olduğu gibi değerlendirsin! " Bu "La ilahe illallah" (İlah değil, Allah) hakikatine götürür kişiyi. Yani "İlah" kapsamında, kişi ya da öğreti olmaz ise sorun çıkmaz! Evrendeki tüm bilgiler bireyin kendi vicdanında analiz edilir ve kişisel bir kanaat ortaya çıkar!
İnsan İnancının Esiridir
İnsan, inancının esiridir! O halde sadece kendine inan!
"Ene-l Hak" diyen bir insanın diğer insanlara bu söyleminden bir üstünlüğü olamaz; her insanın "Ben Hakkım" deme hakkı var ama "Ben elçiyim" diyen bu elçiliğinden dolayı diğer insanlardan itaat istemesi söz konusu! Yani pratikte “Hak” olan diğer insanlarla eşit ama “Elçi” olan diğer insanlardan itaat istiyor! Burası mühim.
Kan Dır Ma
Kandırmayan, kanmaz! Kandıran da kaybeder!
Kağıt üzerindeki iki boyutlu çizgi adamın, üç boyutlu küreyi tanımlaması; “Bir noktadan başlayıp genişleyen ve bir noktada biten iki boyutlu daireler dosyası! Yani iki boyuttan bakan, üçüncü boyutu holografik olarak zihninde canlandırabilir; asla tam olarak kavrayamaz! Yani iki boyutlu bir nesne, üçüncü boyutu anlamak için zihnini kandırmak zorundadır! Buna da “İnanç” denir! Yani kişinin inandığı her ne ise bu aslen o boyutta yok hükmünde ama gerçekte vardır! Çünkü iki boyutlu ortamda, üçüncü boyutu temsil eden somut bir nesne yoktur! Kağıt üzerine çizilen iki boyutlu çizgi adam, üç boyutlu olan bir bilyeyi sadece bir nokta olarak algılar! Kağıt üzerini yumuşak jöle gibi düşünürsek, üç boyutlu bilyeyi bu çizgi adama algılatmak için bastırmak gerek bu sefer de bir daire görecek daha da bastırınca dairelerin büyüdüğünü ve ekvatordan sonra da daralarak tekrar bir nokta olduğunu izleyecek yani asla üç boyutlu küreden bahsetmeyecek!
İşin Rengi Değişir
Bütün dinler ve kutsal kitaplar tek kişinin beyanıdır. Bu kişilerin ikinci bir şahidi yoktur. "Allah'tan getirdim! " ya da "Allah yolladı! ” derler! Bunu halk kabul ederse din ve kutsal kitap oluşur! Kendisine hiç kimsenin tabi olmadığı peygamberlerin de olduğunu bazı alimler söyler! Mesele inandırma meselesidir!
Ben ise diyorum ki "İnanma bil! " yani gerçeği bizzat kendin ara! Nakledilen bilgilerin, eksiltilip-artırıldığını zaten söylüyorlar ki; bu nedenle yenilendi durdu dinler ve kitaplar. Yenilenme gerekçesi; eksiltilip, ilaveler yapılması zaten. Şunu unutmayın; tek kişiye ulaşılır sonuçta kaynak olarak!
İtaatin Kaynağı
Tüm varlıklar evrenin yapı taşları olan atomlardan teşekkül eder! Atomlar da elektronlardan, atom altı parçacıkların ise henüz hepsi deneysel olarak ölçülemedi! Maddenin en küçük parçasında tüm evrenin bir modelinin saklı olduğu teorik olarak bilinir! Bu nedenle evrenin tamamını gözlemlemek kadar zordur, bir zerrenin yani en küçük temel maddenin, parçacığın gözlemlenmesi. İnsanlık evrenin tamamını gözlemleyecek teknolojiye ulaştığında maddenin de en küçük parçasını ancak gözlemeyi başarabilir! Teorik olarak pek çok şey söylenir; evrenin ne kadar büyük olduğu ve en küçük temel parçanın ne kadar küçük olduğu konusu sadece teorik olarak söylenir! İnsanlık da evrenin tamamının belli bir aralığını algılayabiliyor! Maddi alanda, fiziki açıdan bunları söylemek mümkün olsa da maddenin ardındaki mana ise bir o kadar derin. Maddenin kaynağı, mana olarak görülebilir ki her şey tercihe baktığı için öyledir de!
Evrendeki bu itaat zincirine bakalım!
Varlıklar arasında evrimsel açıdan ileride olan, diğerinden yararlanır!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!