Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Her Şeyi Bilmek

Bilimin ve felsefenin nihai amacı, “Her şeyi bilmek”; bu maksatla “Her şeyin teorisi” üretilmeye çalışılır!

Her şeyi bilmek, mümkün mü?

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İç Ses

Hazır öğretiler ve profesyonel yalancı aracıların gösterdiği yola esir olmaktan ise kendi yolumuzu çizip Allah'a ulaşabiliriz! Yani kendimize ulaşabiliriz aracısız! Bunu imkan dahilinde görmeyenler de profesyonel yalancıların peşine takılır ve birbirlerini kandırırlar; ihanetleri, karşılıklı olur!

"Kendinin esiri olmak" şöyle; insan madem inancının esiri, o halde her şeye inanmayacak! Yani insan, sadece kendi iç sesine inanacak; birilerinin dışa vurulmuş iç sesinin ardından gitmeyecek! O zaman kendine dahi esir olmamış olur! Çünkü kendi iç sesine kendisi müdahale edip değiştirebilir; başkalarının İç-dış sesini değiştirince ya da buna kalkışınca sorun çıkar! İnançsızlıkla suçlarlar insanları! Ne garip değil mi? Kendi iç sesini vicdanının etkisi ile düzenleyebilen bir insan, başkasının dışa vurduğu iç-dış sese dokunamaz! Bu aslında doğaldır! Yani başkasının iç-dış sesine müdahale olmaz! Ya kabul edersin, ya da kendi iç sesinle yol alırsın!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Hokkabaz

Bu zamanda kimse Tanrı ile özel bir ayrıcalıklı ilişki içinde olduğunu ispatlayamaz! Eski zamanda büyücüler ve hokkabazlar ve karşısında da mucizeler ile bu ispat edilmeye çalışılmış ama günümüzde illüzyon deşifre olmuş durumda. Bu zamanda hokkabazlıkla, illüzyon ile büyü ve sihir ile böyle bir ispat kabul görmez! Tanrı her daim her şeye hakim elbet!
Eski zamanda, mağlup olan hokkabaz ve büyücüler, Firavunun destekçileriydi ve çark ettiler, Musa karşısında. Firavunun hokkabaz ve büyülerine karşı mucize Musa'dan, asadan gelmiş.
Nemrut’u da bir topal ve kanadı kırık sinek, beynine girip mağlup ediyor!
Bu hikayelere sembolik bakabiliriz!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İb Adet

Adeti, ibadete çevirmek mi; ibadeti, adete çevirmek mi; hangisi kıymetli?

İbadet, gönülleri ve fikri tanrıya çevirmek içindir!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İkilem

1- “Herkes, kaderini kendi belirler! ” bu durumda “Tanrı, neyi belirler? ”
2- “Herkesin Kaderini Tanrı belirler! ” bu durumda “İnsan neden sorumlu? ”

Gözlem, kaderi belirler! Gözlemci, zaman ve mekan izafiyeti kaldırıldığında “An” kapsamında kaderini belirler! Gözlem, 1. Boyutta, tercih; 2. Boyutta, tasarı; 3. Boyutta, maddi alanda göreceli, (zaman-mekan, iyi-kötü, büyük-küçük, az-çok, önce-sonra gibi) izafi yansır! Yansıma eş zamanlı olsa da 3. Boyutun izafiyetinden “Sonuç” olarak yansır! Çünkü önce-sonra, zaman-mekan göreceli olarak 3. Boyutta işler!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İlluminati

İlluminati, “Aydınlanmış”, Rönesans döneminde kurulmuş bir cemiyet!

Aydınlanma Çağında (Akılcı düşünceyi benimsemiş; geleneksel, değişmez, kutsal kabulleri, varsayımları irdelemeyi, önyargılardan ve ideolojilerin etkisinden kurtulmayı, özgür düşünce ve aklı, yeniliği, bilgiyi, gelişmeyi amaçlayan dönem) kurulmuş bir cemiyet. Masonluğu (Akılcılık, bilimsellik ve insanlığın gelişimine ve bilgi birikimlerine katkıda bulunmuş bir kültür ve fikir üst yapı kurumudur.) model almıştır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İnanç Din İlişkisi

Bir kişi din ve inancı birbirinden ayıramıyor ise ikisinin aynı şey olduğunu sanıyor ise bu konularda bu yazıdan alacağı bir şey yoktur!
İnanç nedir, din nedir?
İnanç, kişinin bilince erişmemiş kanaatidir! İnanç, bilince eriştiğinde “Bilinç” olur; inanç, bir aşama ileri taşınmış olur! İnancın gelişmesi halinde inanç ortadan tamamen kalkar ve yerine bilinç gelir. Bir arif zata atfedilir şu söz; “Perde açılsa imanım artmaz! ” Yani inancımda olan her şey, bilince çevrildi; perdeli iken inançta olan ne var ise perde kalktığında her şey ayan olduğundaki haliyle bilincimde var! İnanç ve bilinç örtüştüğünde inancın yerini bilinç alacak! Arifin hedefi de budur! İnancın illa dine dair olması da gerekmez; her hangi bir konudaki inanç da bilinçli kanaate döndüğünde o konudaki inanç kalkar bilinç yerini alır! “İnanma, bil! ” şeklinde özetlenebilir!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İlim Maluma Bakar

Tüm yaşananlar, tercih edilenlerdir. Zaman izafi, "Elest" devam ediyor, şu an. Yaşananlar boyutsal izafiyette; bazısında başlamadı, bazısında bitmiş görünüyor. Boyutları ve zamanın sınırını aşan kaderi bilir yazar. İlim maluma bakar.

Elest tercihi, düşüncedir. İlk tercih olarak bilinir. Tercih anıdır aslında. Geçmiş ve gelecekte takılmak ise insanı hedeften uzaklaştırır. "Elest"e, an diyebilirim. Paralel evrenler, bir andan açılan sonsuz evrenler; hepsinin kaynağı bir düşüncedeki an! Sonsuz olasılıklardan seçiyoruz; geçmişe takılırsak geçmişi tekrarlarız, gereksiz yere! Geleceğe dair de korkular ekersek, gereksiz açılımlara sebep oluruz! Anda sadece bizi memnun edeni tercih edersek sorun kalmaz. Cennet olur.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İlah Mı Allah Mı?

“La ilahe İllallah! ” (İlah yok Allah var!)
Aracı ilahlar, kalkmadıkça bu hakikat anlaşılamaz! Bu aracı ilahlar da yine insanlar hatta "Orta çağ" efendileri ve bir yığın şeyhler ve avanesi; daha eskilerde ise tapınak rahipleri... Yani "La ilahe illallah" İlah yok Allah var! İnsanların ise başka insandan ilahları, efendileri var hatta bu çağda bile halen yaşamıyor onlar. Aracılar, "İlah"; anlasanıza artık!

İbrahim peygamberin Güneş'e bakıp bu "İlah" olmalı demesi sonra Güneş batınca "Batanı istemem! " demesi gibidir ilah inancı! Yani ilahlar kalkacak, Allah inancı kalacak. Bu doğal işleyiş, nereden bakıyor insanlar sizce! Orta Çağ'dan öğrendikleri saçmalıklarla yol almaya çalışan, debelenenler var.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İkram

Sevgilim, sen bana Allah’ın ikramısın…

Sevgilim, sen bana ruhunu açtın ve ben sana maddi hiçbir şey vermedim; bekleme, vermeyeceğim de… Ruhun, maddi karşılığı yok çünkü! Ben de ruhumu sana açtım. Sen bana en değerli şeyini ikram ettin, ben de sana ikram ederim en değerli olanı. İşte senin en değerli ikramına, bir mücevherle karşılık vermek bu ikrama değer biçmek olur ki böyle değerli bir mücevher daha bulunmadı…

Devamını Oku