Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Anlamak

Anlamak, anlaşmak, anlatmak için çaba sarf etmek gerek! Her insan değerlidir kendi açısından. Bunu anlamak gerek! Yani benim açımdan bir anlam ifade etmeyen birisi de kendi açısından değerlidir! Biri açısından ben bir anlam ifade etmiyorsam, bunu da anlarım; ben kendi açımdan değerliyim ama o da bunu anlamalı! Yani anlaşmak budur aslında; anlaşmak, bir konuda hem fikir olmak da değildir aslen. Anlaşmak anlamaktır.

İnat, yenilginin en önemli nedenidir! Yenilenler önce kendine bakmalı; eğer yenik düşmüşse bir konuda bilmeli ki kusur kendindedir! Maharet de onu mağlup edende değildir! O halde maharet insanın kusurunu görmesindedir. Alaycılık, bir kusurdur; sonucu yenilgidir. Ben yenilenleri gözledim çoğu alaycı ya da kendi kusurundan yenilmiş...

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Arıtmak

Bir kasabada, su şebekesine bağlı tüm musluklardan bazı bulanık, bazı da berrak görünen ama içeriğinde, öldürücü, uyutucu, aklı giderici ilaç bulunan su akıyor! Bu hal zamanla kanıksanıyor! Kasabalılardan bazıları, çok eski olan kaynağı ve ana depoyu sorguladığında ise şiddetli ikaz ile karşılaşıyor! "Dağıtım hattından veya kullanıcıdan kaynaklı bir sorun! " olarak değerlendiriliyor!

Bu hal, nesiller boyu devam ettiğinden depo ve ana kaynak dışında soruna çare aramaktan başka bir şey de akıllara gelmiyor, gelse de zaten kaynağı sorgulamak veya depoyu sorgulamak mümkün değil! Sektörden kazananlar bu sorgulamaya genellikle karşı çıkar! Bazıları, kendi hattının girişine "Arıtıcı" bağlıyor ve su ne durumda olursa olsun arıtmayı tercih ediyor! Suyunu arıtmak istemeyenler veya arıtmaya gücü olmayanlar, suyunu arıtıp kullananları, depoya veya kaynağa güvensizlikle suçluyor ve onların “Şüpheci” ve “Bozguncu” olduklarını aralarında yayıyor! Kaynak üzerinden zamanla ayrışmalar oluyor ve “Kaynağa güvenenler”, “Kaynağa güvenmeyenler” olarak ilk ayrışma yaşanıyor!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Anka Ra’nın Deli Kuşu

Şimdi mahzun yüreğinde Ra’nın hasreti var,
Küstün mü aşkına, güneye uçtun?
Özlemin seni bekliyor Anka Ra da…
Hadi gel, yorgun kanatlarını ser koynuma.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Ağzını Hayra Aç

Suçları işlenmeden önce engellemek mümkün mü?
Suçları işlenmeden önce engellemek maksadıyla, muhtemel suçlular işlenmeden önce suçlulara müdahale etmek veya onların hürriyetini kısıtlamak gibi bir hak kimde var?

Bu yeni değildir; tarihsel süreçte bu “Suçları işlenmeden engellemek” maksadına dair bazı hikayeler ve uygulamalar anlatılır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Adı Bende Saklı

Celalimizden muhabbet,
Narımızdan nur doğuyor;
Adı RA hmet!
Ortası yok, ya sıcak ya soğuk!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Adalet Mi, Duygusallık Mı?

Evrende duygusallık yok ancak adalet vardır!

İnsanı, “İnsan” yapan duygularıdır, “Adalet” olmadan da duyguların işlemesi mümkün olmuyor! Yani “Adalet” ilk planda gerekiyor, duygu dahi adil ortamda filizleniyor! O halde, insanlık için öncelik “Adalet”, duygular kişilere özel gelişir! Adalet ise evrensel bir kapsam!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

21. Yüzyıl

İçinde bulunduğumuz 21.Yüzyılı, 800’lü yıllar yani 9. Asır (Başlangıç) ile karşılaştıracağım. “Akıl ve nakil” konusuna ve “Lisan” konusuna da değineceğim. Antik Yunan ve İslam felsefesinin, zirvelerine ve geldiği noktaya da ayrıca bakacağım. Bağdat ve Roma üzerinden, 9. Asır ile 21. Asrı değerlendireceğim. 21. Asrı ve 9. Asrı, sembolik olarak Bağdat ve Roma üzerinden değerlendirip nereden, nereye gelindiğine bakacağım.

Halife Harun Reşit zamanında 9. Asırdaki Bağdat, “İslam tarihinde zirve dönemi” işaret edebilecek bir konumda. Refah, zenginlik ve kültürel alandaki muhteşem ilerleme ve terakki o asra damgasını vurmuş. Öyle ki sadaka verecek fakir bulmakta zorlanır olmuş halk! Felsefe ve ilim zirveye çıkmış.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Algılanabilir Olmayan Soyut İnançlar İspat Edilemez

Algılanabilir olmayan soyut inançlar ispat edilemez! Bir algılama oluşturmak gerek!

Aksi iddia edilemeyen bir şeyin doğruluğu, ispatlanmamış demektir!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Aklınla Bin Yaşa

İnsanı, “İnsan” yapan aklı! Yani insan, aklıyla bin yaşıyor!

İnsan, akıl ile evreni ve kendisini algılıyor ve şuur ediniyor! Bunu yapabildiği ölçüde terakki edip gelişiyor! Tüm deneyimlerle kazanılan ve genetik miras ile edinilen veya nakli bilgiler hatta evrende mahfuz bilgiler aklın hizmetinde ya da algısına açık!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Altınçağ Ayrıntıları

Literatürde son kıyamete yakın bir Altınçağ yaşanacağı vardır! Ayrıca Kuran’da "Hesap Günün" den bahis vardır! Hesap günü sadece kıyamette olmaz! Ara ara hesaplaşır, evrensel birikimler!

"Altınçağ" Dünya'da cennet yaşamı olmalı! Cennet olarak bilinen her ne ise kişinin zihnindeki karşılık o yaşanacak! Zorlama olmaksızın, emredici bir makam olmaksızın. “Evrensel eşit insan prensibi” gereği insan olarak herkes eşit mesafede olacak, adalet açısından! Yani yegane sorun, insanlar arasındaki hak-hukuk eşitliğinin sağlanması! İnsanların nasıl yaşayacağı konusunda bir zorlama olmaksızın hak, hukuk sağlanırsa "Altınçağ" yaşanır! Süresi, kırk yıl olarak sembolik söylenmiş!

Devamını Oku