Durumlar
Tüm evrensel verileri vicdan değerlendiriyor. Eleme vicdan yoluyla.
Bilgi altyapısı eski ve özünü kaybetmiş, eksiltilmiş ilaveler yapılmış köhne kaynaklardan olunca işte durum.
Durum
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Düşünmek
Düşünmek ile bilmek aynı olmadığı gibi öğrenmek ile bilmek de aynı değildir! Bir şeyi düşünmek, onu bilmeye kapı açar ama bir şeyi öğrenmek, her zaman bilmeye kapı açmaz; aksine öğrenmek, bazı bilmeye kapıyı kapatır.
Düşünmeyen ama pek çok şey bilenler, öğrendikleri ile kendilerini kapamış olanların açmazı, “Kısır döngü” ve “Kaos” doğurur! Yani öğrenmek, bilgi almak ile olabilir ama bilmek, bu bilgileri düşünce ile işlemektir! Ham madde ile işlenmiş madde gibi! Ham madde, demir; işlenince makine olur!
Duygular Ve Algılar
Duygular mı algıları belirliyor, algılar mı duyguları?
Eylemleri duygular mı belirliyor, algılar mı; duyguları mı algıları mı öne çıkarmalı; yoksa her ikisini de yerli yerinde mi kullanmalı?
Düşmanın Düşmanı Dost Mudur?
“Düşmanın düşmanı dosttur” şeklinde bir anlayış ilkel dönemlerde kabul görmüş, hatta işe yaramış olabilir. Günümüzde bu nasıl işliyor ona bakalım.
Bu anlayış yakın dönemde bir ikna aracı olarak kullanıldı. Hala da kullanılıyor.
Afgan halkının dış yardımlarla sürdürdüğü bağımsızlık macerasını inceleyelim; Dünya’nın ikinci güçlü ordusuna kafa tutmak ancak birinci süper gücün yardımıyla mümkündü ve öyle de oldu. Milisler en gelişmiş silahlarla desteklendi ve Dünya’nın en büyük ikinci ordusu çekildi. “Allah bize böyle yardım ediyor” denildi çünkü milisler kazandı. Sonra ne mi oldu? Yerine yardım edenler geldi, yani düşmanın düşmanı olanlar “dost” olarak geldi…
Eski Mısır Ve Mezopotamya Etkisi
Mezopotamya ve Mısır algısına koca Dünya mahkum edilmeye çalışılmış. Avrupa, bundan sıyrılabilse de eserleri etkisi kalmış. Kolay değil. Avrupa’nın kısmen sıyrılması konusunda ciddi İslam alimlerinin görüşleri var! Oraya girmeyeceğim!
Bakınız bunun alt yapısı Orta Doğu toplumlarında nasıl oluşuyor: ganimet- hazine, halife ya da diktatörün ya kutsal olarak; insanlara ölüm cezasına kadar ağır cezaları da hukuksuz verebilen de halife veya diktatörler! Her şey açık, görünüyor aslında. Diktatörler, şunu gerçekleştiriyor; kutsal yetki olarak mal, ganimet yani, yetki de ellerinde; memleket menfaati varsa dilediğini öldürür, dilediğini ödüle boğar! Memleket menfaatinin göstergesi de baştakine koşulsuz itaattir! Firavun algısı. Eski Mısır'la paralel giden bir durum.
Evrim-Sel
Evrim konusunda kendi felsefemi yazıyorum.
Maddenin katı, sıvı, gaz hallerini bilmeyen yoktur. Maddenin plazma yapısı da son dönemlerde ilgi uyandırdı. En katı maddeden en seyrek maddeye kadar hepsinin tanecik yapısına bakılırsa o maddeyi oluşturan taneciklerin bulutsu seyrek bir yapıda olduğu anlaşılır! Kuantum fiziğin gelişmesiyle, maddeyi oluşturan en küçük parçacıkların ardındaki o parçacıkları var eden bir enerji, hatta bu enerjinin dahi (tercih edilmesi sebebiyle) bir mana olduğu anlaşıldı! Yani maddenin aslına doğru gidildiğinde karşımıza mana çıkacaktır. Yani madde, “Tercih” ile açığa çıkmıştır! Maddeyi oluşturan enerjilerin bir tercih ile hedef maddeyi oluşturması söz konusu. Tercih ise “Kün” ol emri olarak düşünülebilir! Bildiğimiz manada canlı, tek bir hücre… Fizikte ise her şey, tespit edilebilen en küçük parçacık, hareket halinde olmasıyla kendine özgü canlılığa sahip olarak düşünülebilir! O halde “Kün” emri ile yani “Tercih” ile harekete geçen mana (bilgi, data) , bir enerji yüklenerek maddi boyuta geçiyor! Maddi boyuttaki tüm canlılık aşamaları ise maddenin tekamülü evrimi olarak düşünülebilir! “Zerre, küllün aynasıdır; aynısıdır! ” hakikatini de hatırlayalım. Bir zerre, evreni omzunda taşır! Bir incir çekirdeğinin, bir incir ağacını temsil etmesine benzer! Bu durumda “Çekirdek, ağacın aynasıdır; aynısıdır! ”
Canlılığın sudan, balçıktan, topraktan başladığı konusunda neredeyse tüm insanlar aynı fikirde! Bildiğimiz manada canlılık, tek bir hücre ile başlar. Karmaşık sistemler ise tekamül, evrim aşamalarına dairdir. Sudan, balçıktan, topraktan başlayan bildik canlılık süreci tekamül aşamalarında bir beslenme zinciri de açığa çıkarmıştır. Yani canlılık var ise bu canlılığın beslenmesi de doğal bir sonuç. Suda başlayan canlılığın besin kaynağı su iken topraktaki canlılığın ana besin kaynağı da toprak elbet. Bitkiler topraktan besleniyor! Bitkilerde hayvanlarınki gibi bir sinir sistemi yoktur! Bir tek tohumun bitkiyi topraktan tekrar açığa çıkarması mümkün! Bazı canlı bir bitki dalını toprağa öylesine sokuvermek de onun dallanıp budaklanmasına sebep olur. Aşı sistemi de öyle kökü toprağa bağlı canlı bir bitkiye o gruptan başka bir bitki parçası aşılanabiliyor! Aşılanan yeni parça tüm besinini aşılandığı ağaç kökünden sağlar ve kendi meyvesini verir! Hayvansal formda ise aşılama o kadar kolay olmaz! Dölleme ile aşılamanın farklı olduğunu bilirsiniz! Canlıların genleriyle oynamaya kadar ilerleyen bilim, ileride daha neler çıkarır şimdilik bilinmez! Genlerle oynama konusu ilk paragrafta bahsettiğim maddenin tercih ile varlık sahasına çıkmasına benzer! Varlık sahasındaki maddenin tekamül, evrimi de çevresel şartlara bakar! İşte bu tekamül aşamalarına müdahale de mümkün ki bunu bilim inceliyor, müdahale etmeye çalışıyor. Hayvansal bedenlere bile müdahale ediliyor organ nakilleriyle…
Evrim
Evrimi kendi ideali yönünde “Devrim” ile etkileme arzusu, insanlığa kendince “Doğru” yolu gösterip kendi ideal evrimine ulaşma isteğinin bir sonucu olarak karşımıza çıkar!
Evrensel işleyişte frekans esastır! Frekansı çok olan “İyi veya kötü” göreceliliğinde işler! Bu işleyişte gizli bir sınır vardır!
Yani frekansı çok olan işler iken kritik bir noktada “Sınır” doğal olarak frekansı da sınırlar. Bu varlık sahasının sınırına işarettir! Bu sınır, evrenin işleyiş sistemine dairdir! Bir kara delik, teorik olarak tüm evreni yutmalı diye düşünülebilir ama öyle olmaz! Kara delik kritik bir sınırda ya çöker ya da dağılır; yuttuklarını kusar! Aynı şekilde bir fikir kapsamında üretilen frekans da evrensel “Evrim” kapsamını aşamaz! Bu evrenin, evrim dairesine dairdir!
Evren Sel
İnsan neden evrensel davranamıyor?
Ben, sosyal medyada “Din” seçeneğine “Evrensel” yazmıştım. Bazıları, olmaz öyle şey, mevcut dinlerden birini seçmek zorundasın! Demişti. Mevcut dinlerin, mevcut algıları benim evrensel algılamama uygun mu acaba? Orayı düşünmek gerek! Muhyiddin İbn-i Arabi “Arif için din yoktur” mealinde söylerken buna işaret etmiş aslında! Bir de kuran ayeti var; “Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa'ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır. Nisa ﴾ 159﴿ Yunus da; “Ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin” diyerek bu hakikate işaret eder!
Evlen Me
Nikah konusunda farklı uygulamalar ve anlayışlar olsa da sonuçta nikah reşit ve özgür iki kişi arasında bir sözleşme! Bu sözleşmenin yazılı veya sözlü olmasının nikahla meşrulaşan iş açısından hiç önemi yok. Yani nikah cinsel birlikteliği amaçlayan bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin yazılı olması yazının bulunması ve medeniyetin gelişmesiyle oldu. Yani nikah sözleşmesi aslen sözlüdür bir nevi rızadır. Kadın ve erkeğin birbirine cinsel açıdan yanaşabilmesini meşru kılan bir rızadır!
Sevgililik de nikahtır! Sevgililer kendi aralarında birbirinden razı olup c,insel olarak da birleşirler ise bu da nikah kapsamındadır! Nikahın kısa tanımında erkek ve kadının birbirine cinsel açıdan yanaşma rızası vardır!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!