Evrim-Sel
Evrim konusunda kendi felsefemi yazıyorum.
Maddenin katı, sıvı, gaz hallerini bilmeyen yoktur. Maddenin plazma yapısı da son dönemlerde ilgi uyandırdı. En katı maddeden en seyrek maddeye kadar hepsinin tanecik yapısına bakılırsa o maddeyi oluşturan taneciklerin bulutsu seyrek bir yapıda olduğu anlaşılır! Kuantum fiziğin gelişmesiyle, maddeyi oluşturan en küçük parçacıkların ardındaki o parçacıkları var eden bir enerji, hatta bu enerjinin dahi (tercih edilmesi sebebiyle) bir mana olduğu anlaşıldı! Yani maddenin aslına doğru gidildiğinde karşımıza mana çıkacaktır. Yani madde, “Tercih” ile açığa çıkmıştır! Maddeyi oluşturan enerjilerin bir tercih ile hedef maddeyi oluşturması söz konusu. Tercih ise “Kün” ol emri olarak düşünülebilir! Bildiğimiz manada canlı, tek bir hücre… Fizikte ise her şey, tespit edilebilen en küçük parçacık, hareket halinde olmasıyla kendine özgü canlılığa sahip olarak düşünülebilir! O halde “Kün” emri ile yani “Tercih” ile harekete geçen mana (bilgi, data) , bir enerji yüklenerek maddi boyuta geçiyor! Maddi boyuttaki tüm canlılık aşamaları ise maddenin tekamülü evrimi olarak düşünülebilir! “Zerre, küllün aynasıdır; aynısıdır! ” hakikatini de hatırlayalım. Bir zerre, evreni omzunda taşır! Bir incir çekirdeğinin, bir incir ağacını temsil etmesine benzer! Bu durumda “Çekirdek, ağacın aynasıdır; aynısıdır! ”
Canlılığın sudan, balçıktan, topraktan başladığı konusunda neredeyse tüm insanlar aynı fikirde! Bildiğimiz manada canlılık, tek bir hücre ile başlar. Karmaşık sistemler ise tekamül, evrim aşamalarına dairdir. Sudan, balçıktan, topraktan başlayan bildik canlılık süreci tekamül aşamalarında bir beslenme zinciri de açığa çıkarmıştır. Yani canlılık var ise bu canlılığın beslenmesi de doğal bir sonuç. Suda başlayan canlılığın besin kaynağı su iken topraktaki canlılığın ana besin kaynağı da toprak elbet. Bitkiler topraktan besleniyor! Bitkilerde hayvanlarınki gibi bir sinir sistemi yoktur! Bir tek tohumun bitkiyi topraktan tekrar açığa çıkarması mümkün! Bazı canlı bir bitki dalını toprağa öylesine sokuvermek de onun dallanıp budaklanmasına sebep olur. Aşı sistemi de öyle kökü toprağa bağlı canlı bir bitkiye o gruptan başka bir bitki parçası aşılanabiliyor! Aşılanan yeni parça tüm besinini aşılandığı ağaç kökünden sağlar ve kendi meyvesini verir! Hayvansal formda ise aşılama o kadar kolay olmaz! Dölleme ile aşılamanın farklı olduğunu bilirsiniz! Canlıların genleriyle oynamaya kadar ilerleyen bilim, ileride daha neler çıkarır şimdilik bilinmez! Genlerle oynama konusu ilk paragrafta bahsettiğim maddenin tercih ile varlık sahasına çıkmasına benzer! Varlık sahasındaki maddenin tekamül, evrimi de çevresel şartlara bakar! İşte bu tekamül aşamalarına müdahale de mümkün ki bunu bilim inceliyor, müdahale etmeye çalışıyor. Hayvansal bedenlere bile müdahale ediliyor organ nakilleriyle…
Evrim
Evrimi kendi ideali yönünde “Devrim” ile etkileme arzusu, insanlığa kendince “Doğru” yolu gösterip kendi ideal evrimine ulaşma isteğinin bir sonucu olarak karşımıza çıkar!
Evrensel işleyişte frekans esastır! Frekansı çok olan “İyi veya kötü” göreceliliğinde işler! Bu işleyişte gizli bir sınır vardır!
Yani frekansı çok olan işler iken kritik bir noktada “Sınır” doğal olarak frekansı da sınırlar. Bu varlık sahasının sınırına işarettir! Bu sınır, evrenin işleyiş sistemine dairdir! Bir kara delik, teorik olarak tüm evreni yutmalı diye düşünülebilir ama öyle olmaz! Kara delik kritik bir sınırda ya çöker ya da dağılır; yuttuklarını kusar! Aynı şekilde bir fikir kapsamında üretilen frekans da evrensel “Evrim” kapsamını aşamaz! Bu evrenin, evrim dairesine dairdir!
Evren Sel
İnsan neden evrensel davranamıyor?
Ben, sosyal medyada “Din” seçeneğine “Evrensel” yazmıştım. Bazıları, olmaz öyle şey, mevcut dinlerden birini seçmek zorundasın! Demişti. Mevcut dinlerin, mevcut algıları benim evrensel algılamama uygun mu acaba? Orayı düşünmek gerek! Muhyiddin İbn-i Arabi “Arif için din yoktur” mealinde söylerken buna işaret etmiş aslında! Bir de kuran ayeti var; “Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa'ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır. Nisa ﴾ 159﴿ Yunus da; “Ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin” diyerek bu hakikate işaret eder!
Evlen Me
Nikah konusunda farklı uygulamalar ve anlayışlar olsa da sonuçta nikah reşit ve özgür iki kişi arasında bir sözleşme! Bu sözleşmenin yazılı veya sözlü olmasının nikahla meşrulaşan iş açısından hiç önemi yok. Yani nikah cinsel birlikteliği amaçlayan bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin yazılı olması yazının bulunması ve medeniyetin gelişmesiyle oldu. Yani nikah sözleşmesi aslen sözlüdür bir nevi rızadır. Kadın ve erkeğin birbirine cinsel açıdan yanaşabilmesini meşru kılan bir rızadır!
Sevgililik de nikahtır! Sevgililer kendi aralarında birbirinden razı olup c,insel olarak da birleşirler ise bu da nikah kapsamındadır! Nikahın kısa tanımında erkek ve kadının birbirine cinsel açıdan yanaşma rızası vardır!
Eski Kafa
Nesil çatışmasının farklı pek çok nedeni var! Genelde yeni nesil, eski neslin tutucu olmasından; eski nesil ise yeni neslin geleneksel ahlak kurallarını benimsemeyişinden şikayet eder! Ne eski nesil kendi gençliğinde yeni nesilden daha ahlaklı idi, ne de yeni nesil eski nesilden daha tecrübeli değildir! Eski neslin silahı, kendi gençliğindeki halini görmezden gelip “Ahlak” üzerinden (bel altı vuruş) gençlere vurmaktır! Yeni neslin silahı ise eski neslin yaşadığı güçlükleri göz ardı etmesidir! Yani eskiler kendi gençliklerinde neler yaptıklarını anlattığında bazı hayrette kalıyorum. Şimdiki gençler onlara nazaran çok terbiyeli görünür! Yeni neslin göz ardı ettiği de şudur; eski nesil çok sıkıntılı dönemlerden geçti, baskılar zulümler gördü; daha eskiler savaşlar yaşadı! Refah seviyesi genel olarak düşük idi.
Yeni icatları da unutmayalım. Hani şu bir dizide seyyar satıcı var; her şeyi ben buldum diye ortaya çıkan! “Her icadı bizim kutsal saydığımız kişiler buldu! ” diyen klasik “Orta Doğu” söylemi vardır. Her şeyi onlar bulmuştur ama ne gariptir ki hiçbir şeyi yapmamıştır! Avrupalılardan hazır almışlar, o konu da ayrı komedi; şimdilik kalsın… Yeni neslin işini kolaylaştıracak pek çok teknolojik gelişim var! En önemlisi haberleşme alanında olanlar! Hayatı kolaylaştıran ev aletleri de var elbet. Gıdadan giyime ve otomobile kadar hepsi ayrı ayrı nimet! Eskiden ısınmak için soba yakılırdı şimdi bir düğme çevriliyor! Yani yeni neslin işleri görünürde daha kolay!
Gerekçe
“Bir söz ki, söylemesen de olur; söyleme! Bir iş ki, yapmasan da olur; yapma! ” Tagore
Evrende boşluk da israf da yok! Her şey, bir gerekçeye dair yaratılır! “Tercih”, gerekçenin ta kendisidir! “Uzay Geçmiş, Dünya An, Zerre Gelecek” yazımda, yaratışın “Tercih” ve “Gözlem” bağlantısını yazmıştım. Yani 3. Boyuta çıkan her şey, tercih edildiği noktadan “An” madde sahasına çıkar! Bu da “Gözlem” ile oluyor! “Kün” (Ol) , bir tercihe dair!
Geleceğin Enerjisi
“An” ın tadını çıkarmak meşrudur!
Ana ne verirseniz, andan onu çekersiniz!
Sevgi, beklentisiz olmalı!
Biz seninle;
Frekans
Frekans; bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkta tekrarlandığı!
Evrende mutlak “Doğru-yanlış” yoktur! Tüm işleyiş açısından kusursuzluk ve mutlak adalet gözlemlenir!
İşleyişte bilince bakar, bilinç frekansı belirler! Yani tek bir kişinin bilinci, bilinçsizce tekrarlandığında işler!
Fantezi
Fantezi: Sınırsız, sonsuz; düş, hayal.
Mevlana; “Sen, düşünceden ibaretsin” özetinde işaret etmiş.
Ferdiyet
Kimseden ders almayan ve terbiyesine girmeden yolunu bulan kişi, “Ferdiyet” halindedir! Buna “Birey” de denir ama ayrıntısı şu; her birey, “Başkalarından ders almayan veya başkalarının terbiyesine girmeyen! ” kapsamını vermez!
Ferdiyet, vehbidir; Allah vergisidir! Nihaidir! Bir sürecin tamamlanmasına dairdir! Sadece çalışıp çabalamakla elde edilemez! Ferdiyet, doğrudan birey ile ilişkilidir! Ferdiyet, “Ben” boyutu ile alakalı ve 1. Boyuta dairdir! 1. Boyutun ikili yapısından da kısaca bahsetmek gerekir! “Delilik, ikilik, ikillik” 1. “Ben” boyutunda ikili bir yapı işler bunu “Eril-dişil, artı eksi” şeklinde düşünebiliriz! Bazı deliler, 1. Boyutta tekliği bilerek veya bilmeyerek yakalamış olabilirler! “Rab” boyutu olarak da düşünebiliriz, yani kişinin “Rab” algısı “Rabbulalemin” algısıyla kişiye izafi olarak örtüştüğünde mümkün olabilir! Ferdiyet, bu ikiliği teke indirmeyi başarmak gibidir! Yani 1. Boyutun ikili yapısını aşmaktır! Geometride bir nokta, diğeriyle bir boyut kazanıyor, 1. Boyutta ikilik olmasının nedeni bu aslen! Fert, bunu kendi iç aleminde aştığında ferdiyetten söz edilebilir! “İkiyi bir etmek! ”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!