Türbe ve mezarlık ziyaretleri insanı nasıl etkiler? Veya etkilemesi umulur?
Ben Türbe ve mezarlık ziyaretlerini çok sık yaparım.
Kendi izlenimlerimi anlatabilirim.
Türbe veya mezarlık benim manevi âlemimde çok etki oluşturuyor. Neticede oraya, türbeye olmasa da mezara gireceğimi düşünürüm.
Boyut aslında belirlemektir. Boşlukta bir belirleme yapıldığında “Boyut” oluşur. Nokta, belirlenmediğinde “0” boyutta; belirlendiğinde, 1. Boyutta “Çizgi” olarak düşünülür. Yani en az iki nokta çizginin 1. Boyut için. Ya da ikili! Belirlemek, aynı zamanda boyut kazandırmaktır!
Hiçlikten “Belirleme” ile “Boyut” açığa çıkıyor! Burada dikkat edilmesi gereken husus şu; “Boyut”, aslen bir aşama değildir! Yani bir şeyin evreleri değildir! Boyut, bir şeyin belirlenmesidir! Ya da gözlenmesidir! Hiçlikteki sonsuz ve sınırsız kaynaktan gözlem ile belirleme yapmak gibi. Belirlemek, “Tercih” ile olur. Tercih, sınırsız bir potansiyeli hedefler. Tercih ile belirlenen şey, boyutlarda o boyutun özelliğine göreceli seyredilir. Basit bir misal; suyun, bulunduğu kaba göre şekil alması gibi. Katı, sıvı, gaz halleri de yine suyu belirleyen etkilerle (Isı, basınç) oluyor! Su için bulunduğu kaba göre şekil almak, bir aşama sayılmaz. Hatta “Katı, sıvı, gaz” hali de aşama olarak düşünülmemeli. Yani görünümündeki değişiklikler, suyun aslının oluşmasında bir aşama değildir! Aynen öyle düşünelim. Boyutlar, sadece görünümdür. Birbirinin aşamaları değildir! Sınırsız ve sonsuz kaynaktan tercih ile görünüme yani boyutlara çekilen şeyin aslı, hakikati, hiçliktedir! Boyutlarda “Asıl” aramak belki de en büyük hata! “Yalan Dünya” tabirini bilirsiniz; 3. Boyut, Dünya kastedilir; bir hakikatin, aslın yansımasıdır; bizzat o hakikat veya asıl değildir!
Hiçlik: “Asıl kaynak” olarak düşünmek gerek. Hiçlik için “Boyut” söz konusu değil! “0” boyutta bile değildir çünkü “Boyut” belirlemek yani sınırlamaktır! Hiçliğin sınırının olmaması “Boyut” hapsine girmediğini gösterir!
Aşk’ın kölesiyim
“Güzelliğin on pare etmez bu bendeki aşk olmasa” Âşık Veysel
“Hamdım, piştim, yandım” Mevlana. Ben de eklemek isterim kendi açımdan; söndüm, kül oldum…
Bilgi ve bilinç
Sık tekrar ettiğim şu güzel söz çok manidar.
“İlim bir noktadır, cahiller onu çoğaltmıştır.” Hz.Ali
Belkıs ve Süleyman (A.S.)
Süleyman(A.S.) ve Sebe Melikesi Belkıs’ın hikâyesi Kuran’da geçer.
Aklımdan yazıyorum.
Sebe, Güneşe tapan insanların ülkesi. Refah ve zenginlik içersinde yaşamaları Melikeleri olan Belkıs’ın harika idaresinden kaynaklanıyor.
Süleyman(A.S.) Allah’ın dinini ulaştırmak için bu ülkeye sefer düzenler, kan dökülmesini istemediği için önce elçiler aracılığı ile uzlaşmak ister. Peygamber olduğunu Allah’ın emrini getirdiğini bildirir. Belkıs, Süleyman (A.S.) ’ın sözünün doğruluğunu denemek için O’na çok değerli hediyeler yollar. Eğer sıradan bir kral ise hediyeleri kabul edeceğini, Peygamber ise davasını hediyelerden daha üstün tutacağını bilir. Süleyman (A.S.) hediyeleri geri çevirip Belkıs’ı sarayına davet eder. Saray muhteşem bir yapıya sahiptir. Yerler camdan yapılmış ve altından sular akmaktadır. Belkıs’ın tahtını da gizlice getirtip ortaya koymuştur. Belkıs saraya geldiğinde gözü kamaşır, ıslanmaması için eteklerini toplamış, suyun ıslatmadığına şaşırmıştır. Tahtını da orada görünce şaşkınlığı iki katına çıkar.
İnsani ilişkiler
Bizim zamanımızda bire bir ilişkiler daha yakın ve samimi oluyordu. Belki insanlar bu kadar kurnaz değillerdi, bel ki de bu kadar fesatlık bilinmiyordu.
Delikanlılığımın ilk yılları, kızların ilgimi çektiği yıllar gayet rahat, dedikodudan uzak yakan top, kör ebe, kovalamaca gibi yakın teması olan oyunları oynayabiliyorduk. Ailelerimiz ayıplamazdı, toplum ayıplamazdı. Bizler de enerjimizi ve duygusal olarak stresimizi atardık. Daha medeniydik.
İntihar
Tüm mal varlığını satıp savuran bir tüccarın sonu ya intihar ya da sefalet. Bireysel olarak görünen bu hal toplumsal olarak da mümkün elbet. Yer üstü (Menkul, gayrimenkul, fabrika,v.b.) , yer altı (Madenler, petrol, gaz, kaynak suları) , ve insan kaynakları (Yabancı şirketlerde askari ücretli kölelik yapmak zorunda kalan insanlar) nı satıp savurmanın sonu; sadaka toplumu!
Avcılar kutup ayılarının postuna zarar vermeden onları öldürmek için bir yol bulmuşlar. İntihar!
Bu yolla kutup ayıları intihar ediyor ve postları da delinmemiş oluyor. Nasıl mı?
Ne çıkar?
Sözünle düştüm bu aşka
Gözünden düşersem,
Yücelere ersem,
Dağlarda dolansam ne çıkar?
İlim Bilim
İlim ve bilim konusunda genel bakış; her ikisinin de birbirinin yerinde kullanılması ve eşanlamlı gibi düşünülmesi. Bu kolaycı bir bakış olsa da sonuçta pratik olarak bir sorun çıkarmaz. Zihni açacağını düşündüğüm için konuyu detaylandırmak istedim. Bizzat kendi zihnimi de mevcut tanımlardan uzak tutmaya gayret ettim ki zihin etkilenip klasik kolaycılığa düşmesin!
İlim, teoride soyut olarak düşünülebilir!
Bilim, pratik ve somut olarak düşünülebilir!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!