Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Dert Etme

Neşe gibi dert de kişiseldir!
Herkesin ayrı bir derdi var! Neşesi de ayrı!
Bunu “İzafiyet” olarak düşünmek isabetli olur!
“Dert etme! ”, kişisel bir tercih aslında dert etmek.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Deşifre

Bu yazımda evrensel işleyişe dair “İyi-kötü” göreceliliğinde algılanan durumun arka planını deşifre edeceğim!

Evrende kaç boyut olduğu, paralel evrenler, zaman ve mekan yolculukları ve uzaylılar konusu önemli olsa da bu yazıda evrenin bu boyutta algılanabilir olması için gerekli ikili sisteme dikkat çekeceğim! İkili sistem ile algılanıyor bu boyutta tüm evren ya da insan algılamasına ikili sistem hizmet ediyor! Beyazın siyahı gösterdiği gibi gece, gündüzü gösteriyor! Bilinmesine yarıyor! İyi-kötü göreceliliği de buna benzer! Evrende aslen “Kötü” yok! Kötü olarak bilinenler var onlar da izafidir! Bu Dünya boyutuna izafidir! Genel olarak bakılırsa bu boyutta kötü olarak bilinenlerin aslında evrensel olarak yani evrenin sahibi açısından gereksiz olmadığı açıktır! Gereksiz bir şeyin var edilmesi de saçma olur çünkü! “Mevla’m görelim neyler, neylerse güzel eyler! ” denmiş bu hususa dair, ayrıca “Olanda hayır vardır! ” ki olmasına müsaade edilmiş!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Devran

“Gölge Vadisi’nden,
Ay’ın üzerindeki dağlara git,
Korkusuzca! ”
El Dorado; Edgar Allan Poe

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Devrim Evrim Konusu

Devrim, evrimi hızlandırmayı amaçlar ama devrim, evrimin işleyişine müdahale olduğundan devrimler, karşı devrimlerle devam eden bir kısır döngüye girer! Oysa evrime, devrimle müdahale olmasa kendi dinamiği ile yolunu bulacak!

Evrime devrim müdahalesi, o kadar kapsamlı ki üzerinde ayrıntılı düşünmek gerekir!
Devrimle yapılan müdahaleyi, karşı devrimle geri kusmak kaçınılmaz! Evrimsel tekamülde geri dönüş, olmaz ama devrimsel müdahalede geri dönüş vardır! Devrim ile sağlanan gelişim, ileri aşamalarda karşı devrim ile geri verilir! Çünkü evrim, devrimle olmaz! Evrimin kendi dinamiği vardır! Tüm evrensel faktörler, evrimde işlevseldir; devrimde ise tekamüle dair bir yapay zorlama, müdahale vardır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Deneme Yanılma

Öğrenmenin iki yolu var; kolay olanı, başkalarının deneylerinin sonuçlarını hazır öğrenmek, diğeri bizzat deneyerek öğrenmek! Öğrenmek, “Bilmek” değildir! Bilmek, bizzat sonucu içselleştirmektir! “Hazmedilmeyen ilim” konusu! İlmi hazmetmek, bireyin yorumlaması ve bir kanaat edinmesi. Ezber öğrenilenler, hazmedilmemiş ise “Bilmek” olmuyor! İnsan, deneme-yanılma yoluyla öğrenir! Deneyen, yanıldığını kabul ettiğinde öğrenir; denemeyen, yanılmaz, öğrenir ama bilmez! Gözlem, deneyi tetikler, deney ise öğrenmeyi; öğrenmek ise bilmeyi açar! Her öğrenilen, bilince dair olmuyor!

Bilim adamları, sayısız deneyler yaparak öğrenir ve deney sonuçlarını değerlendirdiklerinde bu “Bilim” olur! Deneylerin ve yanılmalarının sonuçlarının değerlendirilmesi, “Bilim” oluyor! Deneyler ve yanılgılar değil!
En iyi gözlemci, bebekler; gözlemlerini duyu organlarını kullanarak denerler! İlk aşamada elleri ve ağızlarını kullanırlar; ellerine ne geçerse denemek için ağızlarına götürürler! Denemek, öğrenmek ve bilmek! Bunu öğrenene dek değil, bilene dek yaparlar! Tadarlar, acı olanı öğrenirler, yine tadarlar ve sonunda bilince o şeyi bir daha ağızlarına almazlar! Bu bir sürece dair işler ve devam eder! Bilinç oluştururlar! Büyüdükçe, deneyi de azaltırlar! Hem her şeyi denemek mümkün olmaz! Bu nedenle öğrenmeye yönelirler ve başkalarının deneylerinin sonuçlarını ezberlemeye başlarlar! Öğrenim aşamasındaki tüm süreç, başkalarının hazır bilgilerini öğrenmekle geçer! Bilmek, öğrenmekle aynı olmadığı için “Yeni şeyler denemek arzusu” bilmeye dairdir! Öğrendiklerinden bizzat bilmek istediklerini denerler! Bu da tercih konusu! Bilirsiniz, öğrenim aşamasından sonra “Pratik” aşaması gelir! “Staj” aşaması! Bizzat deneyerek, bilme aşaması!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Denge Sizsiniz

Denge “Ben” im!
Algılanmayan “Yok” hükmündedir!
Her şey hiçlikten boyutsuz, sınırsız kaynaktan açığa çıkar!
Denge konusu, 1. Boyutta başlar! “Ben” boyutu.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Empati

Empati: İsim, (ruh bilimi): duygudaşlık.
Unsurları:
Kendini başkasının yerine koymak!
Bir şeyi ya da kişiyi anlamak için hissetmek!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Doğru

Matematikte iki nokta arasında en kısa çizgi. Yani iki nokta, bir boyut! Birinci boyut!
“Doğru”, kime göre; neye göre? Doğru olarak tanımlanan her şey, herkese göre aynı değerde “Doğru” ifade etmez! Görecelilik ve izafiyet konusu! Biri ya da birilerinin “Doğru” olarak tanımladığı ya da kabul ettiği bir şey, başkası ya da başkalarınca “Eğri” olarak tanımlanabilir ya da kabul edilebilir! Aslında “Doğru” veya “Eğri” izafi olarak kabul ediliyor! Bir şeyin “Doğru” veya “Eğri” olması, tamamen göreceli! Fiziki açıdan uzayda “Doğru” olması kuantum alanda imkansız! Hem kütle çekim etkisiyle nesnelerin (şeylerin) , bükülmesi söz konusu! Yani teorik olarak “Doğru” tanımlaması, birinci boyutta en az iki noktanın birbirine karşı konumlanmasında söz konusu! Yani birinci boyutta! İkinci boyut yani düzlemde de teorik ifade edilir! Üçüncü boyutta, tamamen teorik olur!

“Doğru” tanımları veya kabulleri üzerinden yapılan tüm mücadeleler ve yaşanan çelişkiler, izafi, göreceli bir tanım ve kabul üzerinden yapılıyor! Birisi veya bir grup, kendi “Doğru” tanımı veya kabulü üzerinden birisini veya birilerini etiketliyor! Bu etiketi tamamen izafi olan kendi kabul ettiği tanım ya da kabul üzerinden yapıyor! Burada dikkatinizi çekmek istediğim şu; hiçbir şeyden etkilenmeyen bir “Mutlak doğru” zaten teorik olarak iddia edilir, aslen evrende olması 3. Boyutta fiziki açıdan mümkün değil! Kabuller, zaten 3. Boyutun argümanı olmaz! Kabuller, 1. Tercih (Ben) ve 2. Tasarım (Ruh) boyutlarına aittir! Bunun ilk çıkışı da tercih ve tasarım olduğundan “Ben”, etkisi olmaksızın bir “Mutlak doğru” olması imkansızdır! Kabul olarak vardır! Tanrı için “Mutlak” manada her şey, söz konusu olsa da insan için bu “Ben” izafiyetinde olmak durumunda! Ben izafiyetinin görülmesi ya da kaldırılmaya çalışılması da “Marifet” olarak düşünülebilir!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Doğru Mu Yanlış Mı

Hayır ve şer aynı kaynaktan evrenden. Yani Allah’tan! Evrende insanın algıladığı boyutta her ne varsa evrenin işleyiş sisteminin bir parçası olarak gerekli… İnsan için “Doğru” olan tercihidir. Bu tercihi başkası doğru bulmayabilir. Sorun şu; birileri kendi “Doğru” tercihini başkalarına telkin etmekle kalmıyor, zorla kabul ettirmeye kalkıyor!

Öğrencilerin bilgi seviyesini ölçmek için sorular hazırlayan ve cevap şıklarına “Yanlış” cevapları da koyan bir öğretmenin bu eylemi “Doğru” dur. Bir maksada yönelik yapılan tüm eylemler, maksadı sağlama açısından “Doğru” kabul edilir! Burada önemli olan öğrencilerin tercihlerinden öğrenme seviyesinin belirlemesidir.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Dünya Fani Değildir

Dünya, gerçekten fani mi?
Sözlükten, “Fani”: “sf. (fa:ni :) Ölümlü, gelip geçici, kalımsız”
Eğer Dünya, fani olsaydı; ahirindeki bir karşılıktan bahsetmek abes olurdu! Dünya, ahrete tarla ise bir karşılık oluşur ki bu “Fani” söylemi, isabetli olmaz! Dünya hayatının ahirinde bir karşılık, “Ceza ve ödül” vaat edilmiş ise Dünya, bu karşılığa dair tarla ise “Fani” söyleminin arkasında başka mana saklıdır! Bu “Fani” söylemi arkasına saklanan nedir? Düşünelim!

Devamını Oku