Ahmet Bektaş Şiirleri - Şair Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş

Evreni Biz Etkiliyoruz

Yaşadığımız evreni etkileyen biziz. Tercihlerimizle etkiliyoruz. Evrenden ayrı değiliz, aynıyız. Tercihlerimiz, bizim şuurumuz kadar evreni yönlendirir. Bilinç kadar etki var.

Bilinçsiz olanlar, kendi tercihleriyle belirlenecek kaderlerini başkalarına itaatle başından atmaya çalışır. Bu halleriyle kendi yüklerini ve sorumluluklarını başlarından atarken potansiyellerinden de vazgeçmiş olurlar. Kimi taklit ediyorlarsa potansiyel ona gider.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Elci

Yapamayacağı iş için peşin para alanlar için halk arasında “Yiyemeyeceğin yemeğin başına oturma” benzeri bir söz söylenir! Ya da başkalarından yardım umarak bir işe başlayanlar için “El tırpanıyla güze girilmez” benzeri bir söz kullanılır!

Elci olanlar başkalarının menfaati için çalışırken kırıntılara talip olmuş aşağılık kişilerdir! “At kıçında sinek” bile hafif kalır bunları tarif için. Elcilerin tüm yaptıkları başkaları içindir! Kendi menfaatleri ellerin menfaatine bağlıdır. El alem için çalışırlar! Bu yaptıklarını da kutsal ve ulvi gayeleri perde ederek meşrulaştırma gayretindedirler.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Enerji Akışı


Birikmiş enerjiler nötrlenmeden sırat denge sağlanmaz!

Bakınız biriken her enerjinin mutlaka bir karşıtı da vardır!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Dengeye Gelene Kadar Salınım Kaçınılmaz



Her şey dengeye gelene kadar salınır. Hayat devam ettiği sürece bu salınım az veya çok aralıkla devam edecektir.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 10

Evrensel seyirde bir tek insanın evrene müdahalesi mümkün! Bu evrensel bilincin genişliğiyle alakalı. Eğer evrensel bilincini birey evreni anlayacak kadar açarsa evreni o noktada yönlendirmeye başlar. Hızır makamı!

Gelinen nokta önemli. İnsanın bilinç edindiği noktadan tüm gelmiş ve geçmişi izafi yansır, bu nedenle geçmişin tesirini silmek de bu bilinçle mümkün. Ümitli olmak bu nedenle çok mühim.

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 3

İlk yazımda Annemin babama veya bize kızdığında “Bulduğunuzu bildiğinize veriyorsunuz! ” sözünden yola çıkıp yazacağım demiştim. Şimdi devam ediyorum bildiğimi bulduğuma vermeye ve size bir evren modeli sunacağım.

Her şey bir noktadan başladı! Nokta ise hiçten!
“İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi? " (Meryem; 67)

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 4

“Ölmeden önce ölünüz” hadisi hatırımda…

Sefil hayat zıtlarla devam eder!

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 5

İlk yazımda bu ayeti paylaştım ama açıklamamıştım. Şimdi zamanı geldi, üzerinde felsefe yapacağım. Nisa; 159 “Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa'ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır.” http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#4:159

Bu Kuran ayeti muhatap olarak Kitap ehlini almış. Yani şu an Dünya’da geçerli kabul edilen kitaplar: Zebur; Musevilikte kral Davut ve Kral Süleyman’a atfedilir. Hıristiyanlıkta Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit kısmında bulunur. İslamiyet’te Zebur'un Davut'a indirilmiş kutsal bir kitap olduğuna inanılır. Tevrat; Musevilikte Musa peygambere inen kutsal kitap. Hıristiyanlıkta da kabul görür! İslamiyet’te Tevrat'ın Allah tarafından Musa peygambere indirilmiş olduğu kabul edilir! İncil; Hıristiyanlıkta İsa’nın hayatı ve öğretilerini anlatılır! Kuran; son peygambere inan son kitap! Bu ayet bu kapsamda olanları uyarıyor! Son peygambere inen son kitap neden bir öncekine atıfta bulunarak “İsa” konusunda iman ve Kıyamet gününde onların aleyhinde şahit olacağını söyler?

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 6

Bulduğumu bildiğime verme vermeye devam edeceğim; adaşım Filibeli Ahmet Hilmi'nin "Allah'ı İnkar Mümkün Mü? " eserinin arka kapağındaki yazıyı yazmak isterim.

Filibeli Ahmet Hilmi diyor ki!
“Biz ne garip kişileriz! Ahlaki çöküntümüzü ve manevi düşüşümüzü görebildiğimiz zaman, kendimizi düşüşten kurtarmak için azim ve gayret gösterecek yerde, miskinler gibi boynumuzu bükerek işi Mehdi’nin gelmesine bırakırız. Galiba ufacık bir genelleme ile Mehdi fikrini manevi alandan sosyal alana da taşıyarak bir “Siyasi Mehdi”, bir “İktisadi Mehdi” bir “İçtimai Mehdi” bekliyoruz. Çoğumuzun milli ve vatanî görevleri hakkıyla kendine mal edemediğine bakılırsa başka türlü bir sonuca varmak imkanı kalmıyor. Evet…Bekliyoruz ki, bir siyasi Mehdi gelerek, bir üfürükle iç ve dış siyasetimizi düzenlesin, memurları meleklere gıpta ettirecek derecede ve Eflatun’lara taş çıkartacak şekilde bir çalışmaya sevk etsin. Bir iktisadi Mehdi gelsin de bize gizli hazinelerden milyarlar getirsin. Bir sosyal Mehdi çıksın da bizi şu halimizden daha mükemmel bir hale soksun. Kısacası; öyle istiyoruz ki, bizce hiç bir emek ve zahmet çekilmeksizin her şey kendi kendine yapılsın, olsun, bitsin. Bu kafada gidersek yazık bize” Filibeli Ahmet Hilmi

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bulduğunu Bildiğine Vermek 8


İnsan denen mahlukat Allah'ın yer yüzünde halifesidir! Yani kün bilgisini (ruh, ene, ben, data, o) şuurlu olarak yansıtan esmaya en geniş ayna. Bu açıdan insan benliğine sahip çıkmak zorundadır. Yani "Emanete hıyanet etmemek" olarak tarif edilen durum. "Ben" o kadar önemli ki insan formunu kıskanan formlar (Hani meşhur şeytan, insanı kıskanıp onunla kıyamete kadar uğraşarak insan benliğini alçaltmaya çalışır şeklinde bilinir!) direk insan benliğini alçaltmayı hedefler! Başkalarının yükselmesinde araç olmak yerine insan kendi emanetini hedefe ulaştırmalıdır!

Kendi aslını, başka “Asıllara” suret yaparak aslını inkara giden bir şirk hali. Maazallah, bu imanın gitme hali. Günahlar solda sıfır kalır bu durum karşısında. Günahın tövbesi var, affı var. Şirkin o da yok.

Devamını Oku