Sen
Göle çalınmış bir kaşık baldın
Ben bir tatlı su balığı gibi yalnız yaşadım
Şişen bir balonun üzerine çizilmiş gibi
Değişe değişe unutulacak yüzüm
Beni tanıyanlar da bir bir ölünce
Bir bozuk paranın arkasında
Tura olacağım
Hiç gelmeyen
Hüzün yüzüne yakışıyorsa
Güzel olan yüzün mü
Hüzün mü
Hüzünde mi güzel yüzün
Yüzünde mi güzel hüzün
Bir tarafta coğrafyası varlığının
Diğer tarafta benzetilenler gezegeni
Sen ki her güzel ayrıntının benzeyeni
Usandı, edatlığından istifa etti “gibi”
Neler yansıdı camından odamın tavanına
Yaşarken
Bir boşluğun içindeymiş gibi her şey
Her öykünün son noktası konulacak
Ve kahramanlar kalabalıklara dağılacak
Karanlıkta kalmış da porselen dükkanında
Çarpa çarpa arıyor gibi elektrik düğmesini
Serçe parmağını oynatsa bir kırık daha
Ayakları çıplak, yere saçılmış kırdıkları
Sorsan, pişkin pişkin ışığı arıyorum der
Bütün koltuklarına oturulmuş hayatın
Yaslanacak bir duvar bile kalmamış
Ayakta kalmışım
Sırtımdaki küfede kendi ağırlığım
Gözlerini kaçırıyor yüzüne baktıklarım
Yabancısıyım sanki bu dünyanın
Küçüktüm
Gözlerim ellerime geçse
Taş diye suya atardım
Körü körüne meraklıydım
O
Bir transatlantikteki
Balo salonu gibi dünya
Sürekli makyaj tazeliyor bir kalabalık
Okyanusa açılıyor bütün kapılar
Yüzgecini görüyorum insanların yüzlerinde
Gerisi köpekbalığının
Yalnızlığımın tribünleri vardır
Bazen bomboş
Bazen fanatik taraftarlarla dolu
Çığlık çığlığa
Yabancı madde atılır
kısa ve öz