Daldığım en derin sessizlik
Uyandığım sabah
Evde olmayışının sessizliğiydi
Bir yay saklı yüzünde
Her gülümseyişinde
Sevinç mutsuzluğu kuruyor
Bu yüzden göğsünde atan bulutlu zaman
Bir ağaç saklı yüzünde
Sevginin çağrısı mahçup
Ne söylese
Utana sıkıla
Nefret ise mikrofonla
Tükürükler saça saça
Bir körün dokunduğudur parmak uçlarıyla
Yazılmaz
Kumsaldaki en güzel taşı seçen
Gönül yordamıyla bulunur
Göz yaşı kan ve ter
Şiir = Şair - insan
Değildir
Şiir vardır bir başına
İnsan vardır bir başına
Şair diye bir şey yoktur
Ne kadar yaşarlarsa da şair denen insanlar
Ne kadar kalabalık olsa da şehir
Hâlâ daha çok olan boşluklar
Zaten kalabalık bir çeşit eklem bacaklı
Sokaklarda meydanlarda tek başına dolaşan
Bu dünyadaki en korkunç yalnız
Yaraların en iyi merhemi zamandır derler ya
Merhem de yetmez bazen
Zaten zaman değil miydi
Kırılmış bir aynadan arta kalanlar gibi
Sen ona bakarken gözlerini kanatan
Bir şiir siliyorum yazarak
Gözlerini denize mi benzettim
Hemen siliniyor bir dize
Elma düşüyor yanağından
Ellerin bulutlar gibi tutulmaz
Otursak biryerde konuşsak diyorum
Böylece iki eylemi bir hayalde birleştiriyorum
Sandalyeler hemen gönüllü oluyor
Önce onlar oturuyor
Öğleden sonrasının uzayan gölgesine
Geriye ağzımız ve kulaklarımız kalıyor
kısa ve öz