Nefes almasına doğdu
Yürek yanmasına sevdi
Karın tokluğuna çalıştı
Toprak olmasına öldü
Düştüğü aşkın şeklini almıştı güzelliğin
Ellerini kalem gibi ellerine almış
Dudaklarını boyuyordu
Şımarıyordu kırmızı
Aynada gördüğün yabancıydı sana
Aşk kalbe yük
Bir kum tanesi konsa gönülden içeri
Yuvarlanır içimde kapkara inciler
Sessizliğin bu köşesinde şimdi
Acı kendine yuva kuruyor
Kurumuş çam yapraklarına bakınca birden aklıma geldin
Toprağın bıyıklarıymış dudaklarını örten
Ceketsiz bıraktığın o omuzlarda
Şimdi bütün poyrazlar diken diken
Çıkamıyorum çıkmıyorum
Çıldırtacak beni bu uyanıklık hali
Bu felçli farkındalık
Bir işkence
Sürüsünden kaçmış kuzuyu
Sürüsünden kaçmış kurt anlayabilirdi
Yalnızlık o kadar sefil bir boşluktu ki
Bulmak o kadar yeşil bir cennetti ki
Kuzu dayanamazdı kurdu kaybetmeye
Kurt dayanamazdı kuzuyu kaybetmeye
Artık mutlu olsam bir ömre yeter mi
Bin odalı bir otelde
Bir odanın ışığı yanmış, ne çıkar
Geride hep loş sofalar
Karanlık koridorlar
İki kardeştir öykü ve şiir
Aynı şeyi yazarlar
Biri paragraflarla
Cümlelerin sonuna nokta koyarak
Diğeri sözcüklerle
Dizelerin ucunu açık bırakarak
kısa ve öz