Tek bir dost yeter
Kalabalıkların doldurabildikleri
Meydanlar ve sokaklardır
Hiç organize olamayan bir sanayi sitesinde
Özlem fabrikaları arasında
Sora sora adres arıyorum
Diyor ki
Hasır taburede oturanlar
Ve tükenmez kalemle bitmez mektuplar yazar gibi
Denizin dalgalarından kalan damlalar mı
Bu pencere camının üzerinde akan
Hangi gecenin rüyası
Dilimin ucunda susan
Hangi efkarın hatırası
Tarlasından koparılmış pamuk
Eğirilip iplik olmuş
Dolamış boynuna
Ellerine ayaklarına
Bir makara gibi dönen Dünya
Düğümlere nefret demişler
Güneşe batırarak pamuklarını
Dünyanın yanaklarını pudralamış bulutlar
Uçarken bir beyaz kelebek
Kanatlarıyla karmış bu sarının çeşnisini
Tarifi
Büyük şefin bir sırrı
İki gölün göl olma yarışı bu
Birinin derinliği koyu
Diğerinin balıklarının dikenli sırtı
Birinin sazlıkları ıslık çalar
Diğerinin diplerine pusu atmış misinalar
Hayatın anlamı sevgidir dedi
Ve şah çekti
Sevgi nedir diye sordu karşısındaki
Pat oldu oyun
Göğüsleriyle ve gözleriyle çağırıyor
Dudakları ve diliyle
Hemen yan koltuğundakini
Bu yüzden çektiğin bu işkence
Sevmek
“Bu dünya bir pencere”
Bodrum katında mı
Adımlarını izleyerek
Senden başka her yöne yürüyen insanların
kısa ve öz