Sis ağmış sabahın erkenden
Ormandaki tekmil ağaçlara
Gözlerimi batırıp ıslanmış yapraklara
Mavili grili bir hüznü ağlıyorum
Sahibi yok bu dökülen yaşların
Benim bu efkarımın
Kan damlıyor çimenlere
Çığlıktan gayrısı susmak artık
Kurşunluyor bir kez daha
Attığın her nutuk
Çok insan insan düşünüyoruz
Pi sayısı bizim için sanki
Üçgenler belki de üç kenarlı değiller
Ve merkezi yok hiç bir çemberin
Bir noktadan öğrenmedik mi
Bekle
Gelmemesi daha güzel
Anlarsın belki
Bir saatin ömrü
Bir saati bekleye bekleye geçer
Umurötesi farkındalıklarım var 4K ekranlarda
Ne yapsak atletik felçliler
Klavyede olmayan bir harf arıyorum
Ya da bambaşka bir dil
Ne etsem
Bu öfkem parmak uçlarımla mayınlar patlatacak
Demez mi sevgili
Sen aslında kendi mutluluğuna aşıksın
Yaz bir deftere bütün sözlerini
Bir daha oku
Anlayacaksın
Ben senin okyanusunda yokum
Dua ediyorum
Dönsün dönsün dönsün dünya
Çocuğum aşık olsun ışıklar altında
Şiir söylesin sessiz dudakları
Dilinin ucunda bir eksik kelam
Elinde ucu kırık bir kurşun kalem
Hangi teknik ile boyamışsın beni kanvasına
Öyle ince ki fırçanın telleri
Göremiyorum
Madem ki tanrı olan sensin
Korkuyu da sevgiyi de yaratan
Zamanı geldiğinde istifa etmesini bilmelisin
Gözlerin nesillerden geçmiş de gelmiş
gözlerime
Geçmişime bakarım gözlerinin kahve telvesinde
Tek kelimesini bilmediğim bir dildir gözlerin
Hiçbir şey anlamam ne anlatır kirpiklerin
Bir kırparsın
kısa ve öz