Kızdığım bir şey var
Çok kızdığım
Öfkem
Elime üç boy büyük bir balta
Kaşlarımı çatsam
Aça aça bütün kapılarını
Nereye kadar açılacak
Karanlık bir opera salonunda
Patlayacak gibi atan kalbim
Kurşun kalemle yazılmıştım
İçkim sigaram yok
Kumar da oynamam
Beni bu şiir illeti bitirdi
Beni sallanan zeminlere
Beni dumanlı imgelere
Beni düşeşsiz bahtıma
Arama motorunda kendimi aratıyorum
Önce adımı yazıyorum
Bir avuç harfim
Sesli ya da sessiz dizilmişler yan yana
Klavyenin tıkırtısı geliyor kulaklarıma
Kapıyı sert çarparak kendimden dışarıya çıkınca
Bir hata yaptım
Kelebeğin kanadı kırıldı
Bir çocuk bilmeden salyangoz ezdi
Yıldırım düştü ormanın en yaşlı ağacına
Bulut toprağa ağmadan geçti
Ben artık seni sevdiğimi söyleyemem
Türkçe’yi biliyorum da
Dili bilmiyormuşum
Yeni fark ettim
Sıcak bir coğrafyada
Yazın
Küme düştü hayatında
Elleri ve ayakları
Darbe yaptı devirdi
Bir baltaya sap olamamış
Yanlış yollara sapa sapa
Burnunu bok sineklerinin kâbesi yapmış başını
Beynim kıvrım kıvrım düğüm
Kafam karmakarışık
Uzaktaki bir şehre
Bomba gibi düşmek istiyorum
Acı acıyı bastırsın
Parmaklarım
Kalabalık
Benim için senin için onun için
Ben sen o
Oysa herkes kendi kendine bir Ben
Bir Ben yaşıyoruz hep birlikte
Bu koca koca şehirlerde
Ölenle ölünmezdi
Takvimin yaprakları arasında
Gelincik gibi kurumalıydı kan
Dondular
Yaşamaya da ölmeye de korkanlar
kısa ve öz