Güneşe batırarak pamuklarını
Dünyanın yanaklarını pudralamış bulutlar
Uçarken bir beyaz kelebek
Kanatlarıyla karmış bu sarının çeşnisini
Tarifi
Büyük şefin bir sırrı
İki gölün göl olma yarışı bu
Birinin derinliği koyu
Diğerinin balıklarının dikenli sırtı
Birinin sazlıkları ıslık çalar
Diğerinin diplerine pusu atmış misinalar
Hayatın anlamı sevgidir dedi
Ve şah çekti
Sevgi nedir diye sordu karşısındaki
Pat oldu oyun
Göğüsleriyle ve gözleriyle çağırıyor
Dudakları ve diliyle
Hemen yan koltuğundakini
Bu yüzden çektiğin bu işkence
Sevmek
“Bu dünya bir pencere”
Bodrum katında mı
Adımlarını izleyerek
Senden başka her yöne yürüyen insanların
o kadar çok övesimiz var ki
kullanmış bunu bir Peygamber
aracılığı ile Tanrı
araya da bir kaç insan kaynamışlar
zehirli elmayı ovalaya ovalaya parlatıyoruz
Makine gibi çalışıyorlarmış
Yağlıymış insanlar
Kirlenmiş dokundukça
Piyanonun tuşlarında yıkamış ellerini
Demir kapılar gibi kapalıymış
Olsa olsa
Gençliğim tutulurdu sana
Ayakları boşluğa sarkan bir bedenin
Korkuluklara tutunan elleri gibi
Oysa
Ayakkabının içindeki küçük bir taş
Yürümenin keyfine batar
Mutluluk
Tek hücreli can
O taş gibi elle tutulur
O taş kadar küçük
kısa ve öz