Son lokmamı da yedim
İttire kaktıra
Tok olmanın utancını duydum
Açların dünyasında
28.10.2004
Koca bir Nisan ayını
tek şiir bile yazmadan
yani yürek çarpmadan
hiç geçirir mi insan
Şair felan olmasan
Bir tepenin ardında başka bir tepe
Biraz daha silik uzaklar
Camların hiç kırılmadan yaşadıkları en mutlu ülke
Zaman durmamış, unutulmuş
Goncaydın
Bakakaldım
Bana mı açacaktın
Sevda vadediyordu titreyen kirpiklerin
Belki de ben senin rüyalarında bile görmediğin bir gölgeydim
Bir çay içip gideceğim
Başka bir masaya yanaşmak için
Bir sandalyenin masadan çekilmesi gibi
İki masa arasında gerileceğim bir süre
Direnecek ayaklarım
Ama yine de durduramayacak
Bebek
Yüzünün ne şekle girdiğini bilmeden
Somurur anasının memesinin uçlarını
Bin türlü açlığın kesiştiği bir noktayı bulmuştur
Açlık ve arzu
Kulağıma adını fısıldamıştı bir dostum
Ancak şimdi hatırladım
Aradan gençliğim geçti
Şakaklarımın yabani akları
Bir kitabını açtım
Sararmış sayfalarında
Önce bir renkti
Su verip koku aldı topraktan
Alnımı çaldı üç damla
Araladım gözlerimi
Seçemedim
Saksıdaki sardunyanın
Seksen beş yaşındasın
O kadar geçmemiş ki acıların
Derin bir çatlaktan sızıyor gibi gözyaşın
Hâlâ on sekiz yaşında ağlayışın
kısa ve öz