Yâra te’sîr idecek nâle-i cângâh da yok
Dilden endûh-ı gamı zâ’il ider âh da yok
Yâr müstagnî vü ben bî-ser ü sâmânda ise
Ferş-i râh eyleyecek kâle-i dil-hˇ âh da yok
Dile baglandı reh-i bî-gamı ol mertebe kim
Şimdi vâdî-i cünûna gidecek râh da yok
Olaydı bir dem ol şîrîn-dehenle hem-zebân olmak
Göreydi nicedür Ferhâd-ı rüsvâ-yı cihân olmak
Yeter vâ-beste olduk hâline zülfün nümâyân it
Gönülde ârzû var bir zamân bî-hânmân olmak
Perîsin yâ melek yâ hûr ey meh hîç görünmezsin
Niçe bir bâg-ı cennet gibi gözlerden nihân olmak
O denlü sâf ü nezâket-pezîrdür bedenün
Ki dîdelerde görünmez çü bûy-ı pîrehenün
İder dehânını âyînenün tekellüm-i hîz
Misâl-i tûtî-i gûyâ halâvet-i suhanun
Degül degül hat-ı nev-hîz-i çeşm-i bed-bînden
Çemende oldı nihân sîb-i nev-res-i zekanun
Gülşende hamûş ey gül-i handân kimi gördün
Bu bâgda bî-nâle vü efgân kimi gördün
Gam-hˇ ârî-i ahbâb hele mey kadar olsa
Def‘-i gam ider sohbeti yârân kimi gördün
Ma‘cûn-ı müferrihde bile şimdi ferah yok
Mihnetkede-i dehrde şâdân kimi gördün
Nâ-tüvân-ı çeşm-i mahmûr-ı bütânuz şimdilük
Anun içün gâh pinhân geh ‘ayânuz şimdilük
Sâyemüzden geçmege kâdir degülken bir kadem
Zerreveş mihr ile dâ’im hem-‘inânuz şimdilük
Tab‘ına yârun neşât-engîz iken sahbâ kadar
Hâtırında gam gibi bâr-ı girânuz şimdilük
Tebhâle ile remz-i dehânına irişdük
Bir noktadan esrâr-ı nihânına irişdük
Bir niçe zamân hıdmet-i zülfünde bulunduk
Naziklük ile mûy-ı miyânına irişdük
Oldı hat-ı müşgîni de menşûr-ı sad-âşûb
Hüsnün hele pür-fitne zamânına irişdük
Hakîr ise ne kadar âdemi zamânemüzün
‘Adû-yı ekber olur hem-demi zamânemüzün
Turur iki saf-ı müjgân gibi nazarda müdâm
Göz açdırur mı neşât u gamı zamânemüzün
Severdi buhlı o da ‘asrun iktizâsı ile
Olaydı hâtem eger Hâtemi zamânemüzün
Hezâr-ı meykede gam var şarâb n’itse gerek
Cihân-ı âteşe bir kâse âb n’itse gerek
Olur mı sûziş-i dil bâd-ı âh ile teskîn
Harâret-i meye bâd-ı habâb n’itse gerek
Nigâh-ı germüm ider âftâbı pejmürde
Çeküp yüzine o gül-ruh nikâb n’itse gerek
Cân bâgışlar nigeh-i şûhı ‘atâ böyle gerek
Dilrübâdan reviş-i mihr-i vefâ böyle gerek
Nâle merdûd-ı kabûl âh ise me’yûs-ı eser
Ka‘be-i hüsnde âyîn-i du‘â böyle gerek
Düşse mir’at-ı dile ‘aks-i hayâli sıkılur
Yâr-ı mahcûb olıcak şerm ü hayâ böyle gerek
Vâdi-i ‘aşk hoş fezâdur hep
Gül ü hârı girişme-zâdur hep
Reng reng derd-i serdeyüz gûyâ
Sandal-ı cebhemüz hınâdur hep
Çeşm ü ebrû vü zülf-i dildârun
Biribirine mübtelâdur hep
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!