Nefes nefese soludu genç adam.Bir köşede terini silerek durdu.Nasılda acımıştı ama boncuk köpeğin ısırdıgı sol baldırı.
Son debiği vurmasaydım,diye vicdan yaptı genç adam.Belki de boncuk köpek beni ısırmazdı.Diye tamamladı iç sesini.
Nefesi kokmuştu aclıktan boncuk köpeğin, çok hırpalanmıştı.Ama yine de bir duvar dibine sessizce sinmişti.
"Ne alemi vardı şimdi gelip debik vurmanın,ne alemi vardı şimdi,zor durumda olan Boncuk adlı köpeğe ısırılmanın"diye düşündü
Boynozlu koç'un boğazına ipi doladı sahibi.Bu gün bir tuhaflık vardı sahiplerinin hallerinde.Halbu ki ellerinde büyütmüşlerdi kendisini.Ta küçüklüğünü bilirlerdi.Sahibinin kızı tutuyordu boynundaki ipi.Uzun bir yolculuğu çıkıyorlardı sanki.Nihayet epey yol gittiler,bir eve vardılar.Bu evdekiler niçin böyle sevinmişlerdi?Niçin asmanın altına indirmişlerdi?Küçük bir çocuk bindirdiler üzerine hissediyordu.Birde resim çektirdiler çocukla.Aman allahım neler oluyor böyle diye düşündü.Birden hiç tanımadığı kişilerle birlikte sahibi ve sahibinin kızı yüklendiler üzerine.Ne oluyordu?Sahibi niçin bu duruma izin veriyordu?Hep birlikte yere yatırmak mı istiyorlardı kendisini?Yoksa!yoksa kendisini kesmek mi istiyorlardı?Ama buna sahibi izin vermezdi herhalde,demeye kalmadı.Sahibinin ağzından dualar dökülmeye başladı.Şimdi anladım dedi boynozlu koç.Demek ki kendisi Allah'a adanan bir kurbandı.Yumdu gözlerini boynozlu koç,Allah vermişti,Allah alacaktı.Allah uğruna canım feda olsun dedi.Herkes boynozlu koç'un üzerine yüklenmişken o huzurlu bir teslimiyet halinde Allah'ın emri doğrultusunda Allah'a kurban edilmiş gidiyordu.
Bu sırada boynozlu koç'un sahibi,birer birer
Kurbanlık merasimine devam ediyordu.Acaba
Şimdi onun aklından boynozlu koç'un büyüme evreleri geçiyormuy du?Sahi,bu boynozlu koç'un sahibleride üzülüyormuydu?
Nar ağacının dallarında şöyle bir gerindi boz yılan.Ne de güzel bu nar ağacın çiçekleri diye söylendi.Birden evin sahibi ile göz göze geliverdiler.Biri pencereden biri ise nar ağacının üzerinden birbirlerine bakıyorlardı.
Ev sahibi soğuk bir suyla duş almış gibi baktı yılana,yılan hemen anladı gözlerindeki hinligini
Ev sahibinin.
Aşağı doğru bırakıverdi kendini boz yılan,biliyordu ya bir silah patlayacak ya bir kürek parça parça edecekti kendisini.Aşağıya sıyrıldığında nar ağacından boz yılan,bir kürekle karşılaştı.O yılan gibi kayışı olmasaydı,belki de çoktan yılan cennetini boylayacaktı.Yılan adama öyle bir ters baktı,öyle bir ters baktı ki adam dondu,kaldı.Boz yılanın kıvrılarak çalıların arasında bir gidişi vardı ki adam onun gidişine hayran kaldı.
Yine bir bayram var,yıllardan bir gün
Bu bayram,bayramda şekil değişti.
Bayramdan bayrama öperdik el-gün
Bu yıl ki bayramda akıl değişti.
Çok kişinin varlığına şahit bu gözler
Çok kişi çekip gitti gözler önünde
Yatıyorlar şimdi serin selviler altında
Bizi bekliyor burdaki boş yerler
Bu gün bir çocuğa
Günaydın dedim.
Başını okşadım
Bir köpeğin.
Her an depremi nefesinde hissederek yaşamak ne kötü değil mi?Bir bilinmezlik sendromu bizimkisi.Ne zaman,nerede,nasıl olacak? hikayesinin belkide birer ayak sesidir bu,yaşadığımız deprem korkusu.
Ayakta kalmaya uğraşırken,pandemi,deprem,
Ekonomik zorluklar derken,Ama yine de hayata tutunmak için mücadele etmek de bir başka güzel bence.
Mülkün sahibinin tasarrufuna yapabilecek hiç bir şey yok.Ama insan bütün zorluklara karşı yaşamak istiyorsa tabi ki yapabileceği çok şey var.Mesela;Tedbir almaktır birincisi.Ders çıkartmaktır olup bitenden.Ama öncesi var bunun o da özellikle alınan derslerde samimi olmak ve uygulamaya katmaktır alınan dersleri.
En uzak yerinden en yakınına
Kurtuluş günüdür bugün Feke'nin
Özgürce yaşarken gelir aklıma
Hürriyet yönüdür bugün Feke'nin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!