kuru bir ardıç gibi bıraktı yapraklarını
elleri kolları sinire kesmis
kaskatı tutunmuş ölüme
titredi dizleri taşıma diye artık beni
Sorgulamayacağım
Aradığım yeşil gözlerinde ki cennetti
Buldum kavuştum derken uçurum oldum
Düşmekten itilmekten korkmadım da
Vardığımda oradamıydın bilemedim
Gülüşün odessa güneşiydi
Kibrinizden arındığınızda
Özgür olacaksınız
Ruh dinginliğine erecek
_ sakın ! _
yanıltmasın kalabalıklar
şimdi daha çok yalnızsın
bedava suyun katma değeri vergilenir cebinde
sokakları çalınır çoçuklarının
Ne zaman hazırsan
Yoldaysan
Gökyüzünde kenetleniyorsa ellerin
Ve rüzgarda ıslanan gözlerin kaybetmiyorsa eşini
Ve ödünç alınan enerjiye borçlu olduğunu hissediyorsan bir medcezir gibi
Ve serpiyorsan karanlığa saçlarındaki yıldızların tohumunu
Kırıldığında tüm değer yargıları
Anlamsız hissedersin bir zaman
Ve sonra alışmak ömrünün yeni mahallesine
Buğday tarlaları ve gökyüzü arasında
Saçlarının salıncağında
_bundan 53 yıl önce bir gün,Rosa PARKS adlı siyah bir kadın
'' artık canıma tak etti '' dedi ve otobüste beyazlara yer vermeyi reddetti.
O an,sivil direniş tarihinin şanlı bir sayfasını çevirdiğinin farkında değildi. elbet
kuşkularını ince ince bir tohum düşer bin tohum verir fikriyle umuda dönüştüren ''mecbur adam''
İnce Memed gibi..._
artık sebep kalmaz
çarpması için kalbin
neyi değiştirir çalışsa
durmaksızın beyin
sen yoksan
uzaksan morimor
olmadığım yerde gülüşlerin anlamsız
bakışların ürkektir
güvende hissedemezsin daldığın uzakları bile
tek bir zırhım yok yaralarından kurtulmak için
renklerin varlığımdandır...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!