Aşk dediğin elma, ayva, meyve değil ki
Gidip pazardan satın alasın
Aşk dediğin eğlencelik oyun değil ki
Üç-dört kişi oynayasın
Senin kalbinde başkası var
Benim aklım sende
Başkası olamaz bana yar
Can durmaz bedende
İstersen sev başkalarını
Kalacaksın bende
Ben kaçmaya çalışırken
Hayatın en karanlık kabuslarından
Nedense hep kan kusarak uyandım
Sonsuz sandığım tatlı rüyalardan...
20.02.2007
Bir şeyi bulamadan kaybetmek öyle acı bir deneyim ki... tıpkı rüyalarda peşinden koşup koşup.. asla yetişemediğin, çok tanıdık bir yabancıyı yakalayamamak gibi.. nefes nefese kalırsın, yüreğin çatlayacak gibi olur, sen koşarsın.. koşarsın... ama asla yetişemezsin. O sana aldırmadan usul usul giderken gözlerinin önünden, bir tek öfkesini hissedersin seni ondan çalan saniyelere.. ve üzüntüsünü onun umursamaz tavırlarına...
Hayat bir kovalamacadır aslında... sen koştukça ona dört elle, kaçar senden...kaçar ve saklanır, sen daha bulamadan...zaman kaçar, aşk kaçar, sevgili kaçar... tam da yakaladım derken elindeki hiçliği fark edip bir kez daha çıkmaza döndüğünü anlarsın tüm yollarının.
Tam da bu noktadadır ümitlerin tükenişi.. hayallerin seni terk edişi. Anlarsın ki peşinden koşup yorulduğun sadece bir yanılsama.. aslında yoktur zaman diye bir şey, aşk diye bir şey, sevgili... hiç olmamıştır bu hiçlikler boyutunda. Onca adım, onca nefessiz kalış, onca yorgun beden bir hiç uğruna koşmuştur.
Üçüncü kadın olmak zordur ilişkilerde
Herşeyi bilen ve göz yuman
Başkaları tarafından midesiz diye anılan...
Ben dördüncü olmayı kabullendim bu ilişkide
Seviyordum
Sevişiyordum
Deniz ve kumsal sevişiyorlar karşımda
Ay dolunay şimdi...
Nasıl da tutkuyla sarılıyorlar birbirlerine
Sevgi nerede
Heryerde
Sevgi kalbimde
Sevgi gözlerimde
Sevgi herşeyde...
“The Village” filmini izleyeniniz var mı bilmiyorum. Filmde kocaman bir ormanın tam ortasında küçücük bir köy var. Ormanın belli bir bölümünden sonra girmek yasak. Çünkü orada kocaman canavarlar var. Aslında o canavarlar gerçek de değil. Orada yaşayan büyüklerin daha mutlu bir hayat sürmek ve diğerlerinin köyden çıkmalarını engellemek için uydurdukları kocaman yalanlar. Kimi erkek çocuklar ormanın en kıyısına gidip cesaret gösterisi yapıyorlar, kimileri de ormana yaklaşamıyorlar bile. O köyde yaşayanlar dışarıdan gelenleri de kabul etmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki yalanları bir gün anlaşılabilir.
Bu film aslında bir klasik olmayabilir. Gerilim ya da korku filmi de değil. Bir şaheser hiç değil. Ancak orada anlatılan o kadar ince bir konu var ki çok az insan bunu görebilir. Gerçek hayata şöyle bir dönüp bakarsak filmde geçen köyde yaşayanlar aslında kendilerini daha mutlu yaşamak adına canavar şeklindeki tabuların ve yasakların arasına sıkıştırmış toplumdan başka bir şey değil. Özellikle de kız çocukların korktuğu bu tabu ve yasaklar yüzünden o kocaman ve muhteşem ormanın güzelliklerini göremiyorlar. Ben buraya gelirken işte o kocaman ormandan geçerek geldim. Kimileri duymak istemediği şeyler olduğu için susturdu beni, kimileri yüzünü buruşturarak baktı bana. Ne zaman çıkın dışarıya kocaman ve muhteşem bir orman var, siz de keyfini çıkarın demeye kalksam dışlandım. O kadar kendinizi inandırmıştınız ki bu tabu ve yasaklara dışına çıkmaya kendi cesaretiniz olmadığı gibi çıkanı da dışlıyordunuz. Çünkü başınıza bir bela gelebilirdi. İşte ben o ormanın dışından, o ormandan geçerek geldim. Ve kahretsin ki yine o köyden birine aşık oldum. Hatta aşkım için o canavarların varlığını bile kabul edip köyden biri gibi yaşamaya karar verdim. Ancak sizin canavarlarınızı görmezden gelerek koca bir yolu tek başına geçmiş biri olarak istenmeyen, kötü ilan edildim. Aşık olduğum adam bile inanmadı o canavarların uydurma olduğuna. Türlü canavar hikayeleri ile beni korkutmaya çalıştı. Kim bilir kaç canavarın saldırısına uğramıştım yolda gelirken.
Bu köyde hayat öyle zor ki... artık gidiyorum. Yine sizin korktuğunuz o ormandan geçecek yolum. Sizin canavarlarınızı bir kez daha görmezden gelerek yoluma devam ederken bir çoğunuz arkamdan bakakalacak. Kiminiz inşallah canavarlar parçalar diye dua edecek. Ben biliyorum ki o ormanda canavarlar yok. Siz o küçücük köyde yaşamaya devam ederken ben ormanın keyfini çıkarmaya devam edeceğim. Hayat aslında işte bu orman. Ve asıl medeniyet bu ormanın dışında.
Yabancıyım bu şehirde
Zamansız geldim
Zamansız gideceğim
Bu kaosu, koşuşturmayı
Gürültü patırtıyı
Simiti ayranı
Bir kış günü baharım oldun
Karanlık gecelerime güneş gibi doğdun
Şimdi çiçekler açıyor ama
Baharımda yoksun
selam;
Az Kullanılmış satılık bir kalp vardı bir aralar, ne oldu müşterisimi çıktı... Ortadan kaybolmuş