dumanı üstünde açılmamış yaralar bırakıyorum sana,
aç avuçlarını kıy dualara..
bir tesbih te Aşkı okuya bilirsin..
Sen yeter ki meylet.
''biliyorum ''.
anlaşmadık üçümüz
benim rahmet olsun nenem
okuma yazma bilmezdi.
üç beş sureden de başka bilmezdi.
onuda dağlarda saklana gizlene öğrenmişler.
gel de bunu unut şimdi.
neden derdik
içim
kahırdan çürümeye yüz tutmuş,
postumun yüzüne,
zorla bir gülümseme yükledim.
ve aşk bitti..
dedi.
bunlar şiir değil hatırla!
hatırla sen öğretmiştin bana,
şiirin ne olmadığını,ve ellerinin yokluğunu.
nasıl ağaçların başında nasıl kalındığını,
duvarlada düşmeden gezmeyi,
bulutları bir şeylere benzetmeyi
çocuk kalbi
incedir
az biraz haşin davransan kırılı verir
çocuk kalbi
zariftir
olduğu gibidir
renkli kanatlar la büyüledin aşk beni
bilmiyordum ki
aşk
gözlerin kadar geceydi
içtiğim halde sarhoş olmuyorsam aşk ta
söyle
sevgilim
burası dünya
çekmiyor bir sigara iki yürek arasında
sen istediğin kadar inan bütün kadavralara
ben toprakta çürüyen cesetlere çiçek ekeceğim
yandığın yerlere köz serperken güleceğim.
gecenin en beterinden düş bana
üzülürmüyüm diye düşünmeden,
lacivertin en koyusundan bir sevdayı al avuçlarına,
üzüldüğüm yanlarımızda,
mevsimlerden renklerini toplayarak,
siyahları terk ederek
Yalnızlığı seviyorum diye yargilama beni,
Çünkü orada diğerleri yok
Yalnızca sen varsin..
Allah'ım çok güzel !
Böyle işte, karşısına otur,
belkide sen diye,
ben diye birşey yoktu.
ortalıkta gezinen
aşk kılığına bürünmüş bir aldatmacaydı
yoksa canımın bu kadar yanışı,
Duygulu ve akıcı şiirlerinizi beğenerek okudum. Başarılarının devamını dilerim