gün batmış yorulmuşsun
akşam olmuş eve adımlıyorsun
kapıyı çalıyorsun
açan ben
ve karşımda gözlerin yine müthiş yorgunlar
ellerinden tutuyorum seni ki
Sen! nebiler şahı
Sen! güneşin şavkı
sen! aya nurunu veren anber gülüşü
sen! ah sen!
ölmüş gibi uyuyan ruhumuza yeni yeni dirilişler sunan
sen! sen! ey nebi (asv) aşkın (cc) gördüğü değil!
her bir zerremi ellerine pay etmek için
müsait mi yüreğin?
ruhum da ki işlemeli sancıları göğsünde uyutmak için
müsait mi yüreğin?
bir kıyı kenarında
bank denilen o denize karşı susan yerde
Seni anam babam gibi degil
Yurdum yuvam gibi degil
Canım diyorum sana
Canim,yarın gibi
Dün gibi değil
Ruhumun üflendiği vücut gibi
içi dolu bir fırtınadan
nasıl sakince çıka bilirse bir insan
sayende öyle çıktım
bu dünyadan!
bir besteye basa basa!
daha yalın
sana bakınca geçen yaralar biliyorum
seni sevince unutulan acılar
susulan bağırtılar
inceden sızılar
doyurulan açlar
göğe doyan bakışlar
bu maç önden kaybetmeli
tüm oyuncularım sakat
kelimelerim kırmızı karta tekabül ederken
sesim sarı karta takılı kaldı
bunu ALLAH ta biliyor
ama oyun hala sürüyor
nereye baksam senden bir iz.
on yara hiç şifa.
kanımı yakıyorsun!
kanın alev aldığı yandığı nere de görülmüş.
sen kaşını dahi kıpırdatmadan ne yaptığını sanıyorsun.
bu boğazım da ki yırtılma
ve sözde hayat!
sözde ama öylesine sözde
çünkü hayat insanın vurmaz bir kere.
onun için sözde
en sevdiğim şairi sesinden vurunca hayat
içim deki çığırtkanlık duramadı yerinde
bana senden git diyorlar,
rüzgarını dahi değişemez iken bir başka memlekete
bana senden git diyorlar.
sen söyle senden nasıl gideyim maraşım.
daha bir tenhada saçlarımı rüzgarına savuramadan
söylesene onlara senden nasıl gide bilirim ben!
Duygulu ve akıcı şiirlerinizi beğenerek okudum. Başarılarının devamını dilerim