Yüzük gam rengindeydi,
ve ala bildiğine ayrılık parlıyordu.
Ağlamalar dahi gözlerinin kamaşmasından ürperiyordu.
Herkesin gözü kısık,sesin de şiddetli tebrikler vardı.
Kimse yaklaşamıyordu yüzüğe,
Yüzük hiç bir mide nin kaldıramayacağı kadar küf kokuyordu
sen gelince aklıma,hayalime,kalbime;
neden burnum sızlayıp
,gözlerim su sızdırıyor?
boğazım düğümleniyor?
ve sol yanım acıya batıyor?
Bülbülün olmuş,yüreğim,yüreğinin etrafında..
Uluyor mu,yoksa ötüyor mu bilemedim.
Nasıl oldu,nereden geldi ise seni sevmek.
Lügatlere bile yetiremedim,bitiremedim.
Anlarsın diye ümitlerim vardı,bir ara.
Rızasız,ruhsuz çiçeklere döndüler,bilemedin.
Bak/ma baharı çağıran bakışlarınla,
Ayaklandırma gönlümü olur olmaz,
En vakitsiz uzaklığından
Şirreti ni çekilmesi zor sensizliğin
Rızasız sabırlar içindedir ,yüreğim.
Kucak dolusu hasretini çekmektedir ahvalim.
senin yokluguna alışmak var ya sevilen
yeni bir dil öğrenirken çabalarsın ya ama bir türlü öğrenemezsin.
başına ağrılar girer ha bire.
durduramazsın,
işte senin yokluğuna alışmakta böyle zorlayıcı
hiç dinmeyen bir baş ağrısı..
sen hiç farkına varma bile.
ellerine düşen bir kar tanesiydim sadece
sıcaklığına dayanamadım,
bana hiç benzemediğin için midir bilmiyorum
seni umarsızca
beklentisiz
sevmişliğimi..
bıraktım artık
yan diyorsun bana,
cennetten uzaklaş
cehenneme dost ol
sözün bu dileğin bu
ben sana can diyorum
sana dair bir şey bırak mıyorum dışımda.
bana bakan herkes.
sen.
göremeyecek artık.
Öfke desen değil bu
Kırgınlık mı hayır
Suskunluk ta değil
Ölüm desen bir çaresi var.
Ama bu olanın ne adı
Duygulu ve akıcı şiirlerinizi beğenerek okudum. Başarılarının devamını dilerim