Göz yaşlarım gibi akmaktasın hazin, hazin
Oysa yanı başında okumakta beş vakit ezanını müezzin.
Uyurum uyanırım, oysa sen hep akmaktasın
Bilmem ki nereden doğup nereye batmaktasın.
Yüce Mevla’m övmüş övmüş yaratmış
Sıddık, Ömer, Osman, Ali bir başka
Her birine farklı bir lezzet katmış
Sıddık, Ömer, Osman, Ali bir başka
Ben Sıddık isterim, sıtk ile seven
Ayrılık şarkısını dudaklarımda ıslıklarken
Kara çarşaflar sensizliğime çekiliyor
Son geceden kalan boş şişeleri kucaklarken
Yalnızlığa bu gece bir yenisi daha ekleniyor.
Trenler yol alırken özlüm yurdundan, hasrete
Gün geçmez ki televizyonlarda, gazetelerde
Bazen siyah beyaz, bazen boyalı manşetlerde
Yine Tinerci vahşeti, yine Ballyci çocuk cinayeti
Duydun mu Efendi! Okudun mu? Cehaleti
Hayır, okumadım, okuyamadım.
Ya sen, okudun mu?
Bugünde ölmedim anne
Sıyırıp geçti bir katil mermi
Köşe başında
Ayaz sokaklara yağarken kar
İnceden inceye
Kar üstüne kanım akar
Marmara’yı dinliyorum gece yarısında
Düşüncelerimde sen, içimde yokluğun
Vururken kıyıya bir dalga sesi gecenin karanlığında
Marmara’yı dinliyorum
Gurbette her gece yarısında.
Bir gemi geçiyor uzaktan kahır yüklü
Gurbet; Çektiğim acı, ağlamaklı ardımda bıraktığım
Sıla havası bir hicaz makam deli yüreğimi avutan
Koşarken yönüm sılaya, batan güneştir kolumdan tutan.
Yalnızlığımın resmidir; Yırtıp, inadına yaktığım.
Hangi tozlu yollarda çakıl taşı battı yorgun ayaklarıma
Zaman tünelinde bir gün batımı
Baykuşlar kolluyor viraneleri
Çarmığa geriyor kara bahtımı
Zalim gecelerin zebanileri.
Sallandı ıslak mendiller gözyaşları ardından
Ak, ak umutları götürdü
Gidenler gözleri yaşlı
Her istasyonda bir sevgili yitirdi.
Artık çok uzaklara gitti o tren
Ben seksen yaşındayım,
Oğlum da seksen yaşında,
Birlikte büyüdük oğlumla,
Ne oğlum benden genç,
Ne de ben ondan ihtiyarım,
İşte ben o yüzden bahtiyarım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!