Ben Orta Anadolulu,
Sen Güney doğulu,
Vazgeç küçüğüm, vazgeç,
Getiremeyiz bu oyunun sonunu.
Ben Kızılırmak bozlaklarını,
Sen Fırat hoyratlarını bilirsin,
Nedense ben hep mutluluğun resmini çizdim
Fakat hiç mutlu bir resmin içinde yer almadım
Şehir çocukları köy çocuklarını özlerken
Ben çocukluğumda şehir çocuklarına hasret kaldım.
Mutluluk farklıydı benim çocuksu düşlerimde
Yeni sen geldin aklıma
Yine depreşti içimdeki çocukluğum
Gelincik tarlasında yaktığım ateş hala tutuşmadı
Yüreğim hal bilmez bezirgânın elinde rehin
Hikâyemde Ferhat ile Şirin hala kavuşmadı.
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Üzerlik tohumundan örülmüş nazarlıkta takılı kaldı umutlarım
Kahrını fistanının eteklerine çıkınlarken anam
Canını yakarken ayağındaki yarılmış nasırı
Bilirim acısından sıkardı dişlerini
Hafta sonu eve yorgun gelen demiryolu işçisi babam…
Soyut düşüncelerde, gulyabani çizgiler,
Ölüm! Hep gölgem gibi, durmadan beni izler.
Ben bir avcı, sen yaralı bir ceylan
Düşürdün peşine gezdirdin beni
Gurbet ellerinde hasretin ile
Şu tatlı canımdan bezdirdin beni
Hiç bir okum hedefini bulmadı
Bazen hayalim
Bazen hasretim
Acıya kandırdın beni
Bazen gurbetim
Bazen gözyaşım
Yüreğimde Anadolu
Ta içinde yüreğimin
Bir omzumda Erciyes, diğerinde Ağrı
Malazgirt ovasını tarihten, Munzur’ u türkülerden bilirim
Bir gözümden akan yaş Sakarya
Yolumu kesse de haramiler
Ben Filistinli çocuğum!
Bütün Dünya tanır beni.
Elimdeki sapanımla,
Direnişimden beri.
Ben Filistinli çocuğum!
Ben karanlık düşüncelerimin ardından
Gecenin koynunda aradım hayal ettiklerimi
Gelmişi geçmişi ne varsa bu Dünyada
Eli değnekli gördüm cadıları rüyamda.
Nideyim geleceğime bakla atardı falcılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!