Baktıkça Güneş’i yakan gözlerin
Kavurduğu gönül kalbe yaslanır
Ta derinden sevda kokan sözlerin
Huma Kuşu gibi candan seslenir
Birden arşa çıkar seher yeliyle
Ben Anadolu’yum,ben Anadolu
Ellerim nasırlı,yüreğim dolu
Tanır beni toprak,tanır çilesi
Yaylasın da sümbül,gülü lalesi
Ben Doğu'luyam gardaş...
Soğuk suyu gözelerden içmişem
Çene çayırın da ata binmişem
Otlarınan kem egirmişem
Nazlı yare olmuşam yoldaş
Ben Doğu'luyam gardaş...
Gariplik ateşi yanar içimde
Gözüm garip,yaşım garip,ben garip…
Sinemi yakışı başka biçimde,
Közüm garip,döşüm garip,ben garip...
Sözler yetmez içimi anlatmaya,
Benim babam mert oğlu mert adamdı Şeref’ti adı, şerefi de tamdı
Yiğitti,mangal gibiydi yüreği
Çelik gibi bükülmezdi bileği
Coşkun suda tuttunduğum daldı O
Şefkatine uzandığım, eldi O
İlim,irfan yollarında
Geziyor bak benim oğlum
Kağıt,kalem ellerinde
Yazıyor bak benim oğlum
Bilim yazı,irfan tura
Garip açken yağlı börek yiyemem
Yüreğim dağlayan kor beni söyler
Doğru olan lafa yalan diyemem
Ruhumda çağlayan ar beni söyler
Yarensiz sofraya balı istemem
Hazan yeli şaklattı kamçısını
Vurdu yüreğime inceden ince
Tutunduğu daldan kopan yaprağım
Savruldu yerlere o yar gidince
Bazen havalanıp dokunur cama
Dile gerek, dile gerek
Bülbüle dert,çile gerek
Ben güzele güzel demem
Dadaş-gelin bile gerek
Dile gelsin,dile gelsin
Gönüller, âşığın aşk denizidir
Deniz taştı, derya doldu bilesin
Her mısrası duyguların izidir
Dile düştü,destan oldu bilesin
Aynalara yansır asıl gerçekler
Tşkler sevgili Abdulkadir gardaş...
Ağzınıza, gönlünüze sağlık. Kaleminiz hep yazsın değerli hemşehrim. Erzurum sevdalısı, Aşkale aşığı güzel insan şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel. Rabbim devamını nasip eylesin.