Sen yadıma düşünce kesiliyor nefesim
Sıkışan yüreğime dar geliyor kafesim
Bilmem hatırlar mısın,buluştuğumuz yeri?
Selvinin kuytusuna serdiğimiz minderi
Sessizce akardım serinliğine,
Dalgalar çağlıyor yerimde artık…
Çekildim deryanın derinliğine,
Martılar ağlıyor çerimde artık…
Hani bendim gözlerinin ışığı
Selviler arasında şırıl-şırıl akardı
Turnalar ötüşürdü, aşıklar çeşmesi’n de...
Taşa çarpan suları gönle neşe katardı
Aşıklar buluşurdu, aşıklar çeşmesi’n de...
Bir yudum da soğurdu, yüreğin yakıntısı
Güneyinden bakar hep Kaban daği
Önünden akar Karasu ırmaği
Kükredi dadaşi gahdi ayaği
Düşmanına mezer oldi Aşkale'm
Doğusun da durir ilancıh, bükler
Gardaş bene maziden, iki adet lavaş sar..
İçinde de bol bol,hatıram olsun…
Yanılıp gözyaşı,ayrılık koyma…
Zaten kederliyem şu ruhum doysun…
Anamın cevizli tel gedayıfından
Aşımıza gurbet zehiri kattın
Bunlar bize reva mıdır Aşkale’m?
Tuttun da dağların ardına attın,
Şimdi için rahat mıdır Aşkale’m?
Dostlarını, hep böyle mi seversin?
Kaban’ın dibinde nahır sürüsü
Büklere yayılmış bekler gerisi
Eski bizdik o ellerin hamisi
Nazlıdır hallerin Aşkale’m senin
Şüşem pınarında keklik avlardım
Hazana döndü aşkın yazları, baharları
Sarardı yaprak yaprak döküldü hep yıllarım
Dokunup saydım tek tek, saçımdaki karları
Uzadıkça uzadı, sana ermez yollarım
Susuz kalsa da sevda çiçeklerim solmadı
Aşk duygusuz insan işi değildir
Bade içmeyenin düşü değildir
Gönülsüz sofranın aşı değildir
Kibritsiz yakıp da kül eder seni
Aşk ruhunu bedeninden uçurur
Dilin söylediği aklın kantarı
Tartacaksan o kantar da tart beni
Arif olanlardır gönül sarrafı
Satacaksan o sarrafa sat beni
Bitip ömür kalınca tek başına
Tşkler sevgili Abdulkadir gardaş...
Ağzınıza, gönlünüze sağlık. Kaleminiz hep yazsın değerli hemşehrim. Erzurum sevdalısı, Aşkale aşığı güzel insan şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel. Rabbim devamını nasip eylesin.