Uymaz akorduna saz bana kırgın
Düzenler mi bozuk? Teller mi bozuk?
Zevkin deryasına dalıpta her gün
Yüzenler mi bozuk? Göller mi bozuk?
Gözü doymayanlar gönlüm yaralar
Hasretin donduran kör ayazın da
Sinemde ateşler yakar giderim
Hüznün baharın da sevda Yaz’ın da,
Ayrılık türküsü yakar giderim.
Sen gittikten sonra yüzü gülmeyen,
Yine çocukluğum aklıma düştü
Doğduğum yerleri göresim geldi…
Hasretim yaş olup gözümden taştı
Feleğe bir sille vurasım geldi…
Sabah serininde kapıya çıkıp
Dadaş kızı başım derde salmışsan
Bir bakışta aklım baştan almışsan
Sonra dönüp kaşın bene çatmışsan
Dadaş kızı halın keyfin necedir,
Sensiz benim gündüzüm de gecedir...
Ayrılık şerbetin tatlı mı sandın?
Ballar mı süzüyor çemenin dağlar?
Aşılmaz yolların, bitti mi fendin?
Gam ile inliyor kemanın dağlar
Yalçın kayalara dikersin gücün
El bebek gül bebek tatlı mı tatlı
Kucaktan kucağa uçar kanatlı
Anaya babaya kalpten kenetli
Öpülür, koklanır, ballanır insan
Sokakta oynarken kapar huyunu
El bebek gül bebek tatlı mı tatlı
Kucaktan kucağa uçar kanatlı
Anaya babaya kalpten kenetli
Öpülür, koklanır, ballanır insan
Sokakta oynarken kapar huyunu
Yeminini bozan kör âşık gibi
Ararsın dediler, dedim essah mı?
Dallara tırmanan sarmaşık gibi
Sararsın dediler, dedim essah mı?
Yüzüne dokunan saçından bile
Güneş her gün, bir umuda doğarken
Aydınlıklar karanlığı boğarken
Çatlamış toprağa rahmet yağarken
Bu hayatın değerini bilelim.
Çiçekler toprağa tohum dökerken
Sevinçten mi, kederden mi nemlenmiş?
Gözler o gözler de; yaş o yaş değil
Güzelliğin bakışında demlenmiş
Bakış o bakış da; kaş o kaş değil
Gülüşünle kalbe kement atardın
Tşkler sevgili Abdulkadir gardaş...
Ağzınıza, gönlünüze sağlık. Kaleminiz hep yazsın değerli hemşehrim. Erzurum sevdalısı, Aşkale aşığı güzel insan şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel. Rabbim devamını nasip eylesin.