Kapına dayandım şu gece vakti,
Boşuna geriye gelmedim gardaş
Gurbetin ateşi sinemi yaktı
Yad ellerde bir gün gülmedim gardaş
İnsanoğlu olmuş Dünya’nın kurdu.
Yanılıp alemi çok farklı görme
Yollar ayrı amma,han bir gardaşım
Hele gel yanıma uzakta durma
Diller ayrı amma,can bir gardaşım
Yayla da,ova da menevşe biter
Bir yel esse, dünyaları yıkarım
Gülüme değecek diye korkarım
Gece gündüz yollarına bakarım
Ellerim koynumda bekletme he mi?
Göğsünün beyazı dağda kar gibi
Aşkale tek söğüt serindir yeli
Beni ağacının dalına bırak…
Türlü çiçeğinden toplanan balı
Şakıyan bülbülün diline bırak…
Dün gece mehtapta geçtim yayladan
Toprak bacalı bir evde doğmuşum
Hayat kovanından umut sağmışım
Garipliğim tam döşüme yapışık
Sırtım yüke, bağrım oka alışık
Hicranla yoğrulu her bir canibim
Ne yapsam yine senden geçemedi bu gönlüm
Sensiz cenneti bile seçemedi bu gönlüm
Elinden onca elem,keder yudumladı da
Yüreğinden bir damla içemedi bu gönlüm
Giderken peşin sıra, gölgen olmak istedi
Uzanmışım limanda,sular bugün pek durgun
Dalgaları çelimsiz,bir çocuk gibi yorgun..
Gecenin karanlığı,her zamankinden de çok
Suyun hışırtıları,başkaca da bir ses yok...
Sam rüzgarı esmekte,ruha vurur derinden
Kalan kaldı giden gitti
Gelme artık geç kaldın
Olan oldu biten bitti
Gelme artık geç kaldın
Sen de aşk yok,ben de sabır
Kalan kaldı,giden gitti
Gelme artık geç kaldın
Olan oldu biten bitti
Gelme artık geç kaldın
Sen de gam yok, ben de sabır
Yavrular ardından yaşlar döküyor
O sonsuz yolundan dönde gel babam
Bir mahzunluk yüreğime çöküyor
O sessiz gemiye bin de gel babam
Deli rüzgar acı acı esende
Tşkler sevgili Abdulkadir gardaş...
Ağzınıza, gönlünüze sağlık. Kaleminiz hep yazsın değerli hemşehrim. Erzurum sevdalısı, Aşkale aşığı güzel insan şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel. Rabbim devamını nasip eylesin.