Bir türkü diyeyim dadaş elinden
Köroğlu oynasın, şen gitsin gelsin!...
Aziziye tabyasının dilinden
Nene’m Hatun desin şan gitsin gelsin...
Kara Fatma siyah atına binsin
Ayrılık ateşi sinemi sardı
Hasret donlarını biçip te gitti…
Şu mahzun gönlümü yerlere serdi
Bağrıma yaralar açıp ta gitti
Hicran oku vurdu, yüreğim giryan
Yine efkarlıyım halim pek yaman
Maziden çıkıp da gelsen gizlice…
Bir akşam uykuya daldığım zaman
Sokulup rüyama dalsan gizlice
Aşk atına binip ardımdan yetsen
Göçeriken bir kız aldım göçerden
Dilim söyler kalbim yanar naçardan
İsterem ki bir ah çekem içerden
Korkarım ki şehre düşer velvele
Sen gidersen benim halim nic’olur
Gökyüzü bulutlu, buz grisiydi
Sevda yağmuruna tutsaktı zaman
Kehribar gözleri cam irisiydi
Meftuni başında eserdi duman
Bir turna uçurdum yar diyarına
Gökyüzü bulutlu, buz grisiydi
Sevda yağmuruna tutsaktı zaman
Kehribar gözleri cam irisiydi
Meftuni başında eserdi duman
Bir turna uçurdum yar diyarına
Aklım ardında sürgün, yürek gözünde mahpus
Ben seninle deliyim, sen kendinle bahtiyar…
Böyle garip mutluluk sadece sana mahsus…
Yıllardır hep koşarım peşinden diyar diyar
Dertlerimin sırdaşı mahzun dilek ağacı
Gönül yorgun,pespaye;sokakta uyurgezer
Perdenin arkasından bir kaç bakış seçerim
Yağmur damlacıkları tenimden elem süzer
Gecenin yüreğine gamı basıp geçerim
Köşeden çıkan çomar, havlıyorken ardımdan
Kıraçtı tarlalar bahçalar sulak
Tezeği dizerdik yapadık kalak
Oynardık harmanda yarım yamalak
Dadaştan hançerli Bar'ı görestim
Caggıl ile su taşırdık gözeden
Yıllar yılı peşinden
Yürüdüm de görmedin
Sevdanın ateşinden
Eridim de görmedin
Çile ipini çektim
Tşkler sevgili Abdulkadir gardaş...
Ağzınıza, gönlünüze sağlık. Kaleminiz hep yazsın değerli hemşehrim. Erzurum sevdalısı, Aşkale aşığı güzel insan şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel. Rabbim devamını nasip eylesin.