Kâh tren garlarından,
Kâh otobüs peronlarından,
Onlar çekip giderken,
Bomboş gözlerle baka kalırdım.
Her defasında of çekerken;
En büyük yarayı yine ben alırdım…
Günler dünden,
Önceki günden,
Gün dönüyor,
Akşam üstünden.
Ölüm gelip çatmış,
Son nabız atıyor,
Ulu ağaç kurumuş yaprağını döküyor,
Zaman gelip geçiyor yine şafak söküyor,
Feleğin işine bak hep boynumu büküyor,
Bunları anlatmaya gün olur gücüm yetmez;
Gücüm yetmez oy aman gün olur ömrüm yetmez.
Katran esanslı gecede,
Sinerek gelmiş sessizlik,
Korkuyu katmış önüne;
Güden çoban mı?
Güdülen koyunlar mı?
Yoksa figüranlar mı?
Daha körpeciktim yandım narına
Düştüm vefasızın ahu zarına
Kendimden geçtim de çıkmam yarına
Sevdası aldı da gönlüm yanıyor
Düşler kurar kurar her gün ağlarım
Mor dağlar yüce dağlar, karşımda durur dağlar,
Ağ kırağı çalmış da mor yeşil olur bağlar.
İçimde feryat eden ezik bir çocuk ağlar,
Ya ben kime ne deyim, hangi derdi söyleyim?
Mahmur uykudan kalktım bugün dağlar benekli,
Geceler uzun geceler kabus dolu,
Kanterler içinde uyanıyorum,
Rüyalarımın kararttığı ruhumda,
Bir türlü kendimi bulamıyorum.
Bölük pörçük oluyor uykularım,
Yüreğimin derinlikleri hep sızlıyor,
Kilise çanlarında bir yankıdır,
Bu bizim köhne yalnızlığımız,
Şu ütopik gözlerde;
Artık kalmamıştır bir gülümseme…
Güneşe baksak,
Güneş gözlerimizi kamaştırır,
Kötü haber geldi gene,
Tükenmiyor benim acım.
Gene yandım ben bu sene,
Ne bakıyon kele bacım.
Ceyhan’dan bir haber aldım,
Doğduğum canım şehri,
Yıldızların altında,
Seyretmek vardı hani!
Bir balkon sefasında.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!