Uzaktan sislerin ardından
Kurtların çakalların
Ulumalarıdır duyulan
Boz bulanık sularda
Avını sürer kan deryasında
yorgun bedenler evlerine gidecek
göçmen kuşların izinde
pür telaş gün dönerken akşama
şimdi sökün edecek o güzel gözlerde
bir gün alacası daha akşam kızıllığında
en aceleci geceydi
ay dolun haliyle giyinip gelmişti mavisini
ekim hazan şarkısında
cumartesinin gecesi bir başkaydı
an an devrilirken
göç mevsimi yalnızlığı yitik adreslerdir aradığı
estirirsin hırçın dalgaları kesersin sözle karaları
bu ne böyle bıçak sırtı aldım ağzımın payını
sordum bir göçmen kuşa yaşama dair soruları
dedi sen göster zorda olsa ben bulurum yolu
Kurşun kalem verin bana tükenmez denilenler hep tükenmekte
Kurşundan kurşun döküp mavi bulut yapıp ev çizeyim evsizlere
Güneş hep parıldasın ısıtsın kara kömür gelsin işçinin elleriyle
Yakacakla kömürlüğü dolu olsun kış için bir soba çizeyim
Ekmeğin hasını yapar fırın işçisi alsın francalayı mis kokusuyla
-Hey hüznün isyanında yalnızlığa vuran
Gecenin rengi altın sarısına ulaşmadan
Gün doğumuna hazırlanan gelin gibi
Gece tarar saçlarını mavi hüzünlere
Akla gelir bin bir düş çoğalan
Bir sevdadan uyanışa kaç şiir doğar -
hareket; maddenin doğal hali
devinim; zorunlu ve gerekli
söyler a canım söyler
durağanlık; çöküşle bitişi
durmak yok duracaksan eğer
-İçmek Şiiri Kelebek Zarafeti Şiir Yüreğinde -
olmak hazan serinliği içinde seninle
şu gülüzar mevsiminde, özlemin derince
yanmak gözlerinde,tütmek gecenin deminde
gül teninde gül derip gezinmek bir kaşifçe
(Ustam Anıların Sapağında
Yürümek Korkusuzca
Hâldan Bilmez Karanlıklara
Eller Çekincesiz Titremeden,
Yazmak Bilimi Ürkmeden,
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız