Ne zaman senin oldu
Ne zaman onun oldun..
Ömrün kuşu
Avuçlarında,
Avuçlarından saldın
Düşmüşüz özgürlük halk adına
Düşünce suçuna mahpus damına
Düşmüş canlar can canda bir arada
Direnir yoldaşlar katiller karşısında
Kıstırmış hain dört duvar arasına
(yine uyku yok harında gece yanacak
kaşların bir ay çekimi hilal düşüren
bir yanın durgun su bir yanın sorgularda
bakışından süzülen
dudakların haziranda al kiraz
yer çekimli gözlerin
Yalan de gerçek olmasın bu rüya
Beni kahretti
Bu varlığını bilip yok oluşun
Yüreğim titredi sessizliğin sesi ürperdi
Adına kaç zaman yattım
Uykusuz geceler yakarak hüzünlere sardım
-çöl sen miydin yoksa ben miydim
su deryası sevgi sağanağında aranan-
yüreğim
ölgün değildi düşlerinde
sadece uykusunda
Düşünce duygu şahlanmış
İç sesimiz yırtıyor perdesini
Çıkarken karanlığın içinden
Aydınlıklara akan düşlerin gerçeği
Şahan olup sessiz dağların bağrında
bu suskunluğun tam ortasında
“kendi buruk kanımı içtim”
kendime hiç acımadım kendimi vurdum
hep kendime iç denizime aktım durdum
acıya dair ne kadar ne varsa yüklendim
-Yaşamda Her Şeyin Bir Değeri Vardır.
Farkındalık; Yaratan Ve Yaratılanların Farkında Olabilmektir…-
(Belki yanı başınızdan gelip geçen biriydi hiç bilmediğiniz, belki bir durakta durandı, kim bilir belki de bu kış gününde çatıya çıkmış hiçbir güvenliği olmayan yerin onlarca metre yüksekliğinde ki çatı aktaran, baca yapan yâda sıfırdan bir inşaatı binaya dönüştürenlerden veya yerin onlarca metre altında karaelmas ve çeşitli madenler için kazma sallayan iş kazası güvenliksiz sağlıksız dipdiri ölen biri-leri …
Kara tahta başında bir öğretmen, beklide bir hastanede yer süpüren cam silen, iğne –pansuman yapan,
izbe işletmelerde göz gözü görmeyen duman ve isin içinde betonlaşan soğuk binalarda emek veren kan ter akıtan, pazarcı tezgâhında brandası yırtık yağmur –kar sağanağı altında it gibi titreyerek kışın bağrında yazın güneşin kavuruculuğunda git git yollar boyu ulaşımda hizmet veren,laboratuarda bir laborant,kürsüde ders veren profesör,diş hekimi,doktor, öğrenci,mimar-mühendis,avukat-hukukçu, basın çalışanı,sanatın her hangi bir alanında bir yazar,sinemacı,tiyatrocu,ressam,müzisyen şahdamarı bize ruhumuzu getiren, kapılarımızın önünden çöpümüzü alan, zamanı sıkıştıran zaman içinde gardiyan, dayakçı –işkenceci olanları saymıyorum eder mi bizi ziyan, iş-aş bolluğunda işsiz birde şu her şeyi dert eden felsefecimi yoksa yürek işçisi şair mi o biri-leri sizmiydiniz….?)
Sarı başakları hep görürüm
Rüzgarda salınır
Gözlerimin göz ucu
Bakarken zerafetinin güzelliğini
Bir silüet gibi resmeder çeker alırım
Gecenin koynunda mavilerle..
Gül kokulu teninde nazenin akşamlardan
Nil’de uyanmak suda ay yansımasında
Ay suda zamanın dansında canda canan
Sevgiler filiz filiz büyürken gün karaltılarında
Çoğalırsın uç veren bir defne dalıyla her an
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız