Yüzlerce minareden yükselen ezan sesiyle uyanır İstanbul,
Sonra nazlı nazlı yükselen güneşin ışıklarıyla yıkayıp yüzünü
Temizler geceden bulaşmış tüm günahları,
Nice saltanat görmüş bu yorgun asilzâde
Yine de, güler yüzle kucaklar sabahları...
Bir tatlı tebessümdür Sarayburnu, Dolmabahçe, Kızkulesi
Genzime kaçmış, tarçın tadında bir sonbahar akşamı,
Gök kuşağına siyah eklenmiş sekizinci renk
Bir fırça, tüm ufkuma bakır rengi bir hüzün çalmış.
İçimdeki çocuk, boşluğa düşmüş kayıp,
Zâlim zaman, kopartıp yüreğimden tüm eski sevdâları
Bu ilkbahar yüreğime elâ bir cemre düştü,
Nergisler açtı gönlümde, renk renk kelebekler üşüştü.
İstemem, bir mevsim gibi geçme ömrümden,
Gözlerinde gördüğüm, güneşten kalma bir gülüştü.
Doymuş bir kadın gibi uzanmışken sessiz ve durgun deniz
TÜRK MUSİKİSİ
Nedim'in şiirinde, Dede'nin bestesinde,
Mehterin gümbür gümbür bağıran er sesinde,
Bektâşi'nin 'Huu'sunda, Mevlevî nefesinde
Bu mûsikiyi söyler kaç yüzyıldır ağızlar.
Sen gül ki güzelim, gülsün bu alem,
Bahçemde çiçekler, kuşlar da gülsün.
Nice vurgun yemiş gülistanımda
Dört mevsim solmayan nadide gülsün.
Renk renk çiçek açar yüzün baharda,
Adam kucağına alıp minik kedi yavrusunu
Saatlerce okşadı,öptü, şefkatle sevdi o gece
Aynı adam ava gitti ertesi sabah
Bir ceylan gördü, yavrusunun yanında önce,
Nişan alıp bastı tetiğe
Nasıl mutlu oldu vurduğunu görünce...
Kızıl saçlar dökülür beyaz omuzlarına
Mermer şadırvanlarda alev ırmağı gibi,
Elâ gözler efsunlu, bakışlar pek hülyalı,
Pembe dudaklarında, çiy taneleri titrer
Seher rüzgârlarında, gül yaprakları gibi...
Çerçeveden resmini alıp, özlemle öptüm;
Kıskandı, küstü sanki, çerçeve bir hoş oldu.
Yalnız akşamlarıma senden anılar döktüm;
O sâkin, durgun akşam, kör-kütük sarhoş oldu.
Bakıp bakıp resmine, yürekten bir âh ettim;
Bir gülistan içinde, kanadı kırık bülbül;
Nice gülün dikeni saplanmış sinesinde,
Her diken bir hatıra, şimdi her diken bir gül
Her dikenden bir acı, bir hüzün var sesinde...
Ve hazan bahçesinde açılmış bir güz gülü;
GURBET MEKTUBU
Her seher, bir güvercin uçar yüreğimden,
Denizleri, dağları aşar,
Gelir, aralık pencerenin kenarına konar.
Kızıl saçların dağılmıştır yastığa,
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :