AYRILIK ZAMANLARI
Sevdanı, yüreğimde yanan bir kor belledim
Yokluğunda, o koru söndürmedim, külledim.
Ayrılıklar, soğutup kararttıkça ateşi
Hasretinle yeniden tutuşturur, yellerim.
Beyaz yakışmaz sana, yanakların sarı mı?
Mâtem demek olmasın yüzündeki karanlık...
Kokusu bitmiş tenin, yeşili solmuş gözler,
Senin dudakların mı o beyaz şeyler? ...
Yeşil giy yeşil gözlüm, yeşersin yeşillikler!
Hiç düşürme dilinden, kendi şarkınla beni,
Eller anlamaz ama, bâri sen anla beni...
Yaşat hep yüreğinde, o hâtıranla beni,
Eller anlamaz ama, bâri sen anla beni...
Bir ümitsiz sevdâ ki, sürükler hep cânımı,
DERVİŞLERE PÎR OLURDUM
Elâ gözler mahmur mahmur, sînen yarı üryân iken,
Gülüşünle uyandığım her sabâhım sen olsaydın.
Öylesine dayanılmaz tadı var ki her bûsenin,
Bağışlardı Tanrım beni, tüm günâhım sen olsaydın...
Gözlerin bir şiir senin;
Adı firuz,
Vezni âruz,
Âlem efruz, cihan efruz, can efruz...
Ellerin bir şiir senin;
Dudaklarım, sizleri son defa kandırıyor,
Dibe doğru gidiyor mecalsiz kulaçlarım.
Gözlerim, tükenen bir kandili andırıyor,
Yorgunluktan ağarmış geri kalan saçlarım...
İçimde; açılmamış sevgi tomurcukları
Ne kadar güzel olsa, her şarkı biter er-geç,
Makâmı Tanrı seçer, güfteyi kader yazar.
Sen, 'fasl'ın içindesin, istediğin sesi seç...
...............'Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
............... Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç...'
Kapılıp bir dilberin revnâk nûr-u mâhına,
Dûçar oldu gönül yine bir sevda günahına.
Pembe ipek tenine, gonca gül dudağına,
Gözlerin yeşiline, saçının siyâhına...
Bir kız gördüm Kadıköyde, cilveli mi cilveli,
Sevdâ dolu, iş ki onu sevmesini bilmeli...
Öyle tatlı bir meyva ki, kokusu gül, tadı bal
Yeni açmış bir gonca o, sanki diyor; 'beni al'...'
Bu şiiri,1943 yılında,o zamanlar çaresi olmayan bir hastalıktan, henüz 9 yaşındayken kaybettiğimiz, ablamın ağzından yazdım...
..............................................................................................................
Baş ağrım geçti anne, artık ağlamıyorum,
Sen de sil gözyaşını, sen de ağlama anne!
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :