Not:Bazen iki-üç dizeyle anlatılabilir diye düşünmüştüm duygularımı.Okurken düşünenler,o dizeleri kendi algılamalarında genişletebilirler dedim.
Şiir okuyanların tümünün 'anlayanlar' sınıfında olduğuına inandığımdan,bu iki-üç dizelik şiirlerin tümüne 'Sivrisinek Saz Heyeti' diyorum
_______________________________________________________
PAPATYA FALI.........................2006
Hüzün akşamlarında, derde devâdır şiir
Bazen rast, bazen hüzzam, bazen nevâdır şiir
Yürekten gelmedikçe, duymam bile sesini,
Sevebilen gönüller için revâdır şiir...
Duygulu bir yürekten sızan nidâdır şiir,
Karabasan misâli çöker üstüme akşam,
Kasvet yağmurlarını döker üstüme akşam,
Zift gibi, katran gibi akar üstüme akşam;
Kurduğum hayâllerden, beni almadan gitmez.
Güneş, doğudan doğmaz benim sabahlarımda;
'Dünyanın en zengin insanı benim' diyorum.
Servetim tükenmez, iddia ediyorum;
Gelinciklerle, papatyalarla bezenmiş tüm kırlar benim,
Güneş benim, rüzgâr benim,
Altında şiirler mırıldandığım bulutlar benim,
Biri bitse, bir çoğu yeniden fışkıran umutlar benim.
'Seviyor' diye başlar hep fallar.
Ne olurdu tüm papatyalar
Tek yapraklı olsalar....
(2006)
DİLRUBÂ
O tebessüm, gül dudakta hoş nevadır güzelim,
Her nigâhın, dertlerime pür devâdır güzelim.
Yüreğimde alev alev tutuşurken hasretin,
Zulmün bile, bu sevdâda muhtevadır güzelim.
Bir fırça elâ vurdun tuvale, gözlerinden,
Sonra bir gül pembesi, dudaklarının tonu,
Bir fırça da, saçlarının kızılından sürdün de
Nasıl tutturdun aşkın o ateş kırmızısını?
Fon, hüznün simgesiydi, Van Gogh sarısı oldu
Ve her sefer fırçanı sevgi ile yıkadın;
Sen, benim rind dünyamın muhabbet dergâhısın,
Aşk ayyaşı gönlümün, müptelâ demgâhısın.
Sen, her sabah meşkinle gönlümü dil-hûn eden
O seher bülbülünün figân-ı segâhısın.
Alınyazım durmadan 'vakit tamamdır' diyor,
Elvedâ sevdiklerim, elvedâ mavi gökler.
Yaşanmış güzellikler bana veda ediyor,
Kuşların cıvıltısı, elvedâ tüm çiçekler...
Nerde gençlik yılları, o coşku, o heyecan?
(Bilmem, küçükken bir masalda mı dinledim, bir kitapta mı
rastladım, yoksa ben mi uyduruyorum; Malaga, İspanyanın
güneyinde bir yermiş ve ora bahçelerinde kocaman yap-
raklı, şatafatlı bir çiçek yetişirmiş:
KANKVAH veya KAHKAHA ÇİÇEĞİ...)
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :