İzı, tozu belli değil...
Ben bu yaşa nasıl geldim ?
Parça pinçik hatıralar,
Aynadaki bu yüz kimin ?
Benzemiyor hiç resmime
Televizyonda gördü domuz dölünü,
İnanamadı, yaklaştı, açtı gözünü.
Duyunca spikerden barış sözünü,
Olmayan bacağı sızladı birden.
Bu konuşan o muydu, kâbus muydu bu ?
Yırtık yüzlerinde nurdan eser yok,
Kara bulut gibi ülkemde gezer dururlar.
Sessiz kalan bir güruh ki, en sinsi düşman :
Üç kuruşa ruhunu satar kahpeler.
.
Arama, dışarıda değil düşmanın,
Adı kara, bahtı kara memleket,
Gelişmekten bihabersin bak hâlâ.
Bi dağın var; meşhur bari bereket,
Oksijenin deposuymuş, ne âlâ.
Değişmemiş, delik deşik yolların,
Sokaklar tenha, sokaklar ıssız,
Bir alacakaranlık ki ürperir insan.
Isırıyor insanı arsız bi rüzgar,
Biraz ısınır mıydım, kapına varsam ?
Şehrin cılız ışıkları belli belirsiz,
Korkarmısın karanlıktan ? "Ben korkmam" dedi.
İçine gömdüğün sûretler burda.
Çığlığın duyulsa çoktan gelirdi..
"Bir sen varsın" dedi "bir de ben" burda.
Gözlerini aç artık, kıpırda biraz.
İmkânsız dedin ya giderken bana,
Düşlere hayallere sığdırdım seni.
Yutkunmadım, boğazımda bir yumruk gibi
İki damla gözyaşıma sığdırdım seni.
Seni söyler, seni anar her bir melodi;
Öyle doluyum ki kardeş, istersen dinle,
İstersen bana dertlisinden bir türkü söyle.
Avunmaya geldim sana sen bari anla,
Utanmasam çocuk gibi ağlarım şimdi.
Dermansız bir dertmiş gibi içimde sanki,
Geliyorlar, adım gibi biliyorum ben.
Kaçın, kaçın! Saklanın, kaybolun hemen.
Sakın dökülmeyin, sakın dilimden.
Çalarlarsa, yandım demek sizi içimden.
İki karış bir hücreye sokarlar sizi,
Göremesin sakın kimseyi gözün,
Ya çıkın dışarıya, ya beni çözün.
Sormayın, yok size diyecek sözüm;
Daha fazla burada kalmayacağım.
Almışsınız elinize bir avuç zehir,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!