Yeniden evlendiriyorlardı sümbül saçlı, kara gözlü Celâl’ini
On iki yıllık kocası, canı, helâlini.
“Üzülme Hatice’m, çocuk için “ demişti
“Köy yeri işte bilirsin,
ama üç kez de evlensem daima en önde sen gelirsin.
Aslı yok ya,
Yaşadığımız mekânda
Farklı bir boyutta bir ülke
Ve bu ülkede bir takım
İnsanlar varmış.
Özel bir bölme varmış aramızda
Bazen,
Boş oda kalabalıktır;
Aşırı kibarlık, insanı ezen,
Kabalıktır;
Sen! Değişik stillerde yüzen,
Unutma ki,
Sabah ezanı okunur,
uya-namaz
Kuşların zikrini işitip de
ya-namaz
Rabbini huşûyla o satte
a-namaz
Senden ne kaldı geriye?
Bir kaç fotoğraf, bir kolye,
Bir da ayna, sapı gümüş
Asıl ben,
Büyümüş.
Allahım!
Açmış elini, dönmüş kâbeye,
Veda etmiş neş’eye
Bir garip ana, yalvarıyor SANA,
KÂDİR OLAN HER ŞEYE...
Kuş nerede? Çatıda; Düş nerede? Yatıda.
Kuş çatıyı salladı; Düş allayıp, pulladı.
Kuş kuşlarla yarıştı; Düş düşlere karıştı
Kuş nerede? Çatıda; Düş nerede? Yatıda.
Kuş çatıyı salladı; Düş allayıp, pulladı.
Kuş kuşlarla yarıştı; Düş düşlere karıştı
Herkes karşındayken,
O arkanda kapı gibi durdu;
Sınava girdiğinde üzerine ,
Hep güzel hayaller kurdu.
Habersiz bıraktığında,
Uyumadı, sabaha kadar oturdu;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!