Kaçış bir aldanıştır,
Kendini özünle tanıştır.
Boşuna gitme uzak diyarlara,
Hakikati kendinde ara.
Bir gülümseme bırak şu dünyaya
Fotoğraflarda, anılarda kalsın;
Yürekler hafiflesin,
Dertler azalsın.
Zehir saçıyorsa birinin dili
Geçmiş
geçmiiiiiş, gitmiş
Olup bitmiş ne varsa
Zaman bir güzel eritmiş
İstersen başını vur taşa
İstersen tekrar tekrar dön başa
Geceleri sen yakardın yıldızları
Sabaha karşı söndürürdün
Şarkı söylerdin suya karşı
Susup dinlerdi peri kızları
Başımı döndürürdün.
Sen camiden dönünce,
Önce,
Elini annem öperdi.
“Biz böyle gördük” derdi.
Buna kıkır kıkır gülerdim
Yoktu ki derdim!
Fotoğrafların ne güzel çıkardı,
Sen poz vermeyi öğrenmeden önce! .
Küsmeyi de bilmezdin, kin tutmayı da;
Misket de paylaşılırdı o günlerde,
Oyuncak ayı da.
Bir araya geldi mi babasıyla dayısı,
Mutlaka bir kopya konusu açılırdı.
Kim bilir kaç taneydi ilginç olayların sayısı,
Marifetler bir bir ortaya saçılırdı.
“Ne kopyalar çekerdik sınavlarda Cem ile
Denize karşı şöyle,
Bir akşam üstü,
Cam bardakta
Demli bir çay.
Sorduğun kabahat.
'YAZ KIZIM! ' dedi hâkim.
Parmakları uçuştu
kelebekler misali.
Üç beş de hata yaptı, dert etmedi kendine
Anlaşılırdı nasılsa
Kim o?
Kim var kapıda?
Yitik hayallerim mi gelmiş?
Sanmam...
Evi bulamazlar ki onlar!
Ey köşe bucak kaçtığım karamsar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!