Bazen kinim galip geliyor,
Bazen dinim.
Peşine takılmışken süslü bir sözün,
Kendime getiriyor, büyüsü özün.
Karamsarlığın ortasındayken birden,
İçimi sevinç kaplıyor, hayret!
Ne güzeldi kışlar ben çocukken Ankara’da
Lâpa lâpa yağan kar,
Dizlerimizden yukarı çıkar,
Belimize gelirdi arada.
Yokuşun başından haykırışlarla aşağıya inerdik kızakla kayarak
Gel sevgilim
Alıp başımızı çıkalım evden seninle
Erkenden bir sabah
Şöyle bir su başı bulup oturalım.
Sen anlat ben dinleyeyim, ah!
Ben anlatayım sen dinle;
Ayrılık sakın gelme!
Bize yakın gelme!
Gönül bağı incelme!
Yıkmasın bizi
Ne tekme, ne çelme.
Bir bahçeden geçtim
Gündüzle gecenin buluştuğu anda
Bir pınardan içtim
Yerle gök arasında bir mekânda.
Ayrılmadım ne tenimden, ne canımdan
Hani bazen başında kavak yelleri eser de
Sığamazsın eve, barka
Hele bir de sevda varsa serde,
Samanlık seyran olur,
Yeter sanırsın bir lokma, bir hırka.
Ne ilkbahar bu, ne de yaz
Güz aldatmacası boşuna
Aldanma güneşli oluşuna
Ortada kış ayaz, beyaz.
Bir su damlası insan...
Yağmur olup yağar yeryüzüne
Bereket olmak, şifa olmak için,
Kalplere sevinçle dolmak için.
Korkma! Başaracaksın, kendine güven!
Bir tesadüf değil ki bu serüven!
Bakıyorum
Bir senin şu haline,
Bir de dağın dağa kavuşma ihtimaline.
Diyorum ki:
Ümitsiz değil o kadar da durum
Ruhumu gördüm yolda
Bu sabah erken,
Bir çukurda debelenirken.
Kimsecikler yoktu sağda, solda.
Eyvah! Dedim, oraya nasıl düştü?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!