Geçen gün bir şiir geçti elime,
Sana yazmışım yıllar önce...
Tekrar tekrar okudum.
Anılarımı dinledim,
Sessiz...
Yaklaş göz aydınım, biraz daha,
Dokunsun sana parmak uçlarım;
Hissediyorum; geleceksin akşama sabaha
Boş kalmayacak artık avuçlarım.
Biliyorum, kapımı çaldın, çalacaksın
Güneşi gördüm bu sabah penceremde
Aralık ayında hem de.
Girip duruyordu günlerdir düşüme
Diyordu: “Senin için geleceğim”, üşüme.
Ankara en uzun gecenin ertesi günü
Gözünü biraz olsun hedeften ayır,
Etrafa bakın...
Dere, tepe, ova, bayır
Kimi uzaklardan selamlıyor seni, kimi ise çok yakın
Çoğu kez yolculuk varılacak yerden daha güzeldir
Gülümsediğinde sen ay güneş başka ışır,
Yaklaşan bahar gibi bin taze müjde taşır.
Çiçekler bir bir açar kederler uzaklaşır,
Gülüver sen meleğim sana gülmek yakışır.
Nemlenmesin gözlerin, gölgelenmesin yüzün
Kuşkulardan uzak
Derin nefesler gibi rahat
Serin gölgelerinde huzurun.
Sarmalamış ruhu
Bir bütünlük duygusu.
Tereddütsüz akıyor
Sıkı sıkı annesine sarıldı,
Gözleri pırıl, pırıldı.
İki damla yaş vardı göz pınarlarında saklı,
Titrek ve yasaklı.
Anneannesi anlatıyordu ya hep salına, salına
Artık inanmıyordu babasının döneceği masalına.
… gibi yaptık,
Bir yanlış yola saptık.
Yorgunken dinlenmiş gibi,
Yenilmişken yenmiş gibi.
Azken çok gibi,
Varken yok gibi.
Göğe baktın mı hiç gözlerin kapalı?
Gördün mü güneşin arkasını?
Düşüncenin ötesine geçtin mi?
Kendine hayatlar içinden
Uygun bir tane seçtin mi?
Şaştın mı üzüntülerine bir bir?
Yarım kalan düşünmeni bitir,
Nasıl olsa biri işitir.
Hem anahtarısın bir kilidin, hem kilidisin bir anahtarın
Uçup gittiğini sandığın düşünce
Yarın
Yoğunlaşıp bir başkasının gönlüne düşünce,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!