Geçiyorum;
Duldasından saçakların.
Bin yıllık çınarlar gibi;
İstanbul da rum evleri.
Dar sokaklarda;
Sırt sırtalar.
Soracaksın bana;
Nerede uyur uyanık umutlar.
Dağlardan söken bahar suları.
Sözcüklerindeki;
Kan ter içindeki emek.
Nerede;
Sessizdi gece gözlerin kadar
Yavaşça gidiyordun
Bir kaval sesiydi seni büyüleyen
Dalmıştın içine berrak bir gözenin
Öyle serin ve ağır süzülüyordun
Uzaklaşan bir çağ gibiydin dede.
Yağmur yağıyor;
İcindeyim
Bir bekleme durağının,
Yağmuru izliyorum.
Burada yağmurlar
Sadece yolları yıkıyor.
Zamansız bir söylence bu.
Kar altın da saklanan doruklar da
Yahut bin yıllık bir çınarın kabuklarında
Saklı kalan bir söylence.
İlk öpüşün verdiği o buruklukta.
Sevgilim
Toprağa yığdım gözlerimi
Yeşerecek tohumlar için
Sustum
Bulutlar akarken ufuklara
Sen bana doğru akarken
Bir tohumun;
Düştüğü gibi,
Düştün ömrüme.
Ömrüm ömründür,
Bedenim bedenindir.
Yol uzun
Misralar kirik
Dostlar irak
Gun dogdu
Bugun guzel.
Yamacta cicek
Gözlerinizden
Üç çarpı bir
Verebilseydim
Şu hasta dünyaya
Hastalık mı kalırdı.
Ama inanın
Tutkundum
Yitirdim anlamları.
Işık kendince ışır
Su kendince akar
İnsan aşkınca
Yaşarmış.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!