Karşı kıyının insanlarını;
Hiç görmedim.
Onların görünen yüzleri;
Dağları ve geceyi aydınlatan,
Işıklarıydı.
Bütün sefilliğimle;
Zifiri bir yalnızlık.
Tuzdan keskin;
Gülden dikenli.
Hepyek bakıyor;
Yalnızlığa atılan,
Bütün zarlar.
Ey şeytanı yaratanlar;
Sizinle dost olmak değil mi?
Şeytanla dost olmak.
Pusun ey sefiller.
Zamanı gelince;
Bir volkan gibi,
Seni düşünüyorum;
Senin gülüşünü;
Susuşunu,
Rüzgarda süzülüşünü.
Seni yani;
Bir bahçedeydin;
İçi dolu ağaç
Rüzgarlarla soluklanan
Günün taa içinde;
Sen vardın.
Tanıdık bir ezgi,
Gün tutuşmuş;
Toprağa vurur aksini.
Yanan bir tohumdur,
Güneşin alnı.
Alnında ki teri;
Damlarken ışık ışık.
Orada bir adam duruyor
Ortasinda Taksim meydaninin
Omuzlarindan sari sicak gun tutuyor
Kiprtisiz sessiz bir adam
Serin bir yeli getirdi Tunel’den gelen tramvay
Icinde cocuksu bir sevinc kabardi
Yuruyen bir buluttu o
Yuzunden eksik olmadi yaslar
Neminde hayatini saklardi gozleri
Yollar ona bir agitti
Zamanin bozkirlarinda uzanan
Ama nedendi bu huzunler
Bir düş gördü gecenin içinde
Rodrigoyu dinliyordu
İdamından önceki günün akşamıydı
Kalleş bir urgandı boynuna takılan
Hangi gençlik böylesine yakışırdı
Hangi çığlık böylesine guçlü yankılanırdı
Zaman;
Aşma bizi.
Biz ki;
Senin en iyi dostlarınız.
Sana takılan;
Saniye saniye sayan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!