Kutsal bir orgazm kaldı senden,
Bir arının bacağındaki polen kadar masum ve olası,
Ya da sınırda yakalanan bir anarşist tohum,özgürlüğe iltica eden.
“Savaşma seviş” diye bağırdığımız günler geldi aklıma.
Tuhaf…
Sevişmekte savaşmak gibi cinayet sanki,
Daha kurumadım ben,
Baltaya lüzum yok.
Latince bahaneler üretiyorum,
Anlayan yok…
Yerken meyvasını ihtiyar elma ağacının,
Hesabı ödemek gelmez kimsenin aklına
Alacaklı gibi durmaz eli kolu,
Düşünmez aslında kim alacaklı kim borçlu...
Bitmiş bir kurşunkalem,
Buruşturulup atılmış bir sürü kağıt,
Kibritle yakılmış bir paket sigara
Bir özür borçluyum artık
El ele dolaştığımız ormanlara
Biraz deniz suyu sür yaralarına.
Yanarak soğuyacaksın bundan sonra
O sahilde unutulan deniz yıldızısın sen
Şanslı olanın ardından el salla…
Rakım az burada,farketmez ama
Ben Hayyam’ın yarım bıraktığı testiyi
Bitirememişimki daha…
Güneş batmış denize,deniz taşmış
Bütün hesaplar kapanmış.
Geceye bakıyorum,gökyüzüne
Sev diye uzattım yüreğimi annem
Bakma ellerimin olmadığına
Tut olmayan ellerimden yürüyelim annem
Bakma ayaklarımın olmadığına
Konuş benimle dinlerim seni annem
Bakma duyamadığıma
Bir bankta oturuyorum ortaköyde.
Ne çok acının baş harfi kazınmış,
Sırtımı yasladığım yere.
Sonra seni arıyorum bu hüzünlü alfabede
Yoksun.Rahatlıyorum sebepsiz.
Bir parça kuru ekmek gibi,
Ama bazen pekiştirir bir özelliği,
Bazen de kendinden önce söylenenleri anlamsızlaştırır.
Evet seni çok ama çok seviyorum
Ve isyan dolu cümlelerimin sonuna bir ama koyuyor,
Sonra da ekliyorum seni seviyorum.
“Düş” dediğin üç harf “Sen” gibi,
“Aşk” dediğin üç harf “Ben” gibi.
Düşlerimde sen,
Aşkına mahkûmum ben.
“Gel” dediğim üç harf “Sen” gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!