Sevgili Kızım Azra;
“Anlat babası! ” dediler bana ablaların,,amcaların,teyzelerin…
Öyle bir anlatmak istiyorum ki seni; ben anlattıkça, bütün engeller kalksın istiyorum,hayatının baharındaki bütün filizlerin önünden.
Hani bir bahar sabahı güneşli bir güne uyanmışsınızdır,pencereyi açarsınız ve kıdemli bir ağacın çiçeğe durmuş dallarının birindeki neşeli bir kuşun cıvıltısı dolar ya odanıza,hani sadece duyarsınız ya cenneti,işte ondan daha güzeldir benim kızımın sesi…
İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri? Onun gözleri; berrak akan bir derenin içindeki siyah çakıl taşlarından daha siyahtır ve yakar yüreğimi bakışları.
Her gün bir güneşin doğduğunu sanıyor bazıları.Oysa sen benim gözlerime bakıp her güldüğünde,başka bir güneş daha doğuyor benim dünyama.
Öylesine bir çakıl taşıydı
Fırlattığın denizin derinliklerine
Hangi kayadan kopmuştu,
Hangi sularla yontulmuştu
İlgilendirmedi seni…
Ne kadar da çoklar! Ellerinde fırçalar,
Gece melekleri,gökyüzünü siyaha boyuyorlar…
Sen de ordasın.
Haziran gözlerinle gülümsüyorsun bana.
O küçücük ellerinde yıldızlarla dolu bir sepet,
Her çıkardığını umutla öpüyor ve serpiyorsun geceme,
Gitmeden önce bir şey bırak bana.
Mesela maviye boya öyle bırak.
Mavi de mavi olsun ama.
Gözlerine benzemezse,bırakma.
Gitmeden önce bir şey bırak bana.
Evet, başka bambaşka bir hayatı düşlediğim doğru. Başkasının hayatını yaşamaya mahkûm olduğum da doğru. Ama ya siz, acaba siz benden daha mı özgürsünüz?
Evet, hayatımdaki bütün yüzleri yüzüstü bırakıp gitmek istediğim doğru. Bilinmezliğe adım atmaktan ölesiye korktuğum da doğru. Ama ya siz, acaba siz benden daha mı cesursunuz?
Evet, yalnız, yapayalnız olduğum doğru. Kalabalık yalnızlıklar içinde kaybolduğum da doğru. Ama ya siz, acaba siz benden daha mı kalabalıksınız?
Evet, güneşin her gün benim umutlarımla beraber doğduğu doğru. Her akşam hayal kırıklıklarıyla ufukta battığı da doğru. Ama ya siz, acaba siz benden daha mı umutlusunuz?
Evet, gecelerimin zifiri karanlık olduğu doğru. Mehtabın özlemiyle yandığım da doğru. Ama ya sizin, acaba sizin geceleriniz daha mı aydınlık?
Evet, her şeye rağmen yaşadığım doğru. Bunun adına yaşamak dendiği de doğru. Ama ya siz, acaba siz benden daha fazlasını mı yaşıyorsunuz?
Alnıma yazarken seni
Acıtmadılar da canımı
Ne zannettin de kendini
Yaşarken acıttın yüreğimi
Ne aşklar kaldı sürmedik
Ne postalların altında ezilen çocukluğum geliyor aklıma,
Ne de otobüs terminallerinin ayrılık kokan havası…
Büyüyünce olacaklarımı da çaldırmışım başkalarına,
Büyüdükçe küçülmüşüm farkına varmadan…
Ben küçüldükçe,büyümüş hayat gözümde,
Olsun ne kadar sararsam da
Hayata tutunduğum dalımsın sen.
Ne olur sevdiğim terk etme beni sonbahara.
Bahar gelecek yeniden biliyorum
Yeşil yeşil gencecik rakiplerim olacak
Korkma sevdiğim saklanırım bir yeşilin ardına
Geleceğim,düşlerimin elinden tutup kapıyı çarptığında,
Yüreğime basıp gittiğin gece geldi aklıma.
Kocaman ihtiyar bir ağaçtı hayat,
Dallarından aşkımızı seyrettiğimiz.
Neden boyadın ağacımızı sonbahara?
Hadi onu kabullendim de,
Yağmur yağmaktan korkmuyor,
Güneş her sabah doğmaktan.
Çiçek açmaktan korkmuyor,
Kuş düşmeden uçmaktan.
Peki nasıl oluyor da
Ben korkuyorum yaşamaktan…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!