suskundu gece
suskundu ay,
düşümden düştüm de uyandım
dinledim o çıldırtan sessizliği saatlerce...
düşsüzlüğüm yine dert gönlüme
düşün ki
insan konuşabildiği kadar insan.
kelepçe ellerde değil dillerde,
düşün...
bir farkın var mı kara yılandan
değişmeyecekse
SEVGİDEN
oturup bir çınarın altına
dağlara baktılar.
sevdalıları ayıran o heybetli dağlara...
düşen yaprağa bakıp da
sonbaharda
sanmayın sarıdır rengi hüznün
yaz güneşinin
armağanıdır onlar
mavi bir rüyaydı gördüklerimiz
beyaz bir sarı sabaha uyandık.
yola çıktık, yurtsuz kaldık
buraya kadarmış serüvenimiz...
şimdi,
güneş doğuyordu gecenin üstüne
ve loş hayallrim fısıldıyordu kukağıma yalnızlığımı.
ellerimle çiziyordum çok uzaklardan yolu
ne yazık; gelmiyordun...
ve böylece sürüp gitti günlerim
öz be öz kardeşler ararken kendimize
üvey kardeşler savaşında bulduk birbirimizi
kolay değil aynı can
aynı kan
kolay değil...
tatvan'a uzanan girintisinde gölün
nazlı nazlı süzüldü eski feribot
taze gelin gibi...
yıllar aktıkça her şey aynı kaldı;
kürdün inadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!