Dış görüsünü,
iç görüsüne taşıyan sıfatsız hamal.
*
Cepsiz olan sadece gömleği,
Yakasız da değil.
Her insan kitap ayracıdır sevgili,
Ele alındığında maziyi şöyle bir kolaçan ettirip,
Belleği zorlayan,
Yorgunlukta, yoğunlukta
Tekrar ele alınıp,
Okuyucuya kaldığı yeri unutturmayan...
Sen, ben, meczup bir de can kuş…
Sen bilmen,
Ben bilmem,
Can kuş hiç bilmez,
Biz kaç kişiyiz ey meczup?
*
Gazap hüzünleri,
Demleniyor yüreğin kara mahzeninde.
Gözün karasından sızan yıllanmışlık,
Zamanın mayasında,
Reddedilmez aşk şarabı oluyor...
-Gerektiği zaman,
gerektiği kadar demiştin.
+Kim bilir kim söylemişti ilk.
Gökkuşağının altında söylenmedik söz/cük kalmadı,kalmayacak.
Güneş battı.
Doğdu ay...
Kulaklarını içe büzdü.
Dinledi iç sesini.
Gözlerindeydi içe bakışı.
Bedirdi, sıksan yağı çıkacak yüreği.
'Ben' bir sözcüktüm deli.
Yalın kalamadım.
Eş ses'lime susamadım.
Bam telime basamadım.
Aradım.
Buldukça aradım.
En güzeli masallar değil mi, deli?
Bir varmış, bir yokmuş…
Pas renkli hüzün yaprağında, tılsımı bozulmuş söylenceler.
Nedir bu hüzün?
Var bildiğim yüzün yok masalda, ele avuca sığmaz, uzayda yer kaplamaz içimdeki hüzün.
Ki deniz,
ışığını yansıtıyordu aldığını en sığ yüzünde.
Geçirgenliğinin emaresine neler yazıyordu delice.
Derinlerindeydi vurgunlar.
Sünger süngerdi tüm yaşanmışlıklar.
Ve kuyularına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!