Çapulcusu olduk, yürek artığı sözcüklerimizin.
Kim bilir ne zaman sökülmüştü en varoş yerinden yüreğimizin….
Denge mi, sevgili?
Dengesizliğin esrikliğinde,
-Deniz’ime-
Ey Meçhul…
“Beni ancak bir benzerim öldürebilir” dizesine rağmen
-Kurumasın katreler,
Mühürlenmesin kalpler.-
Kaşını gözüne bandım
…yazdım seni yüreğimin cidarına.
Zülfüyâr,
gönlümün evleğinde ezilen deli tütün.
Yüreğimdeki asma közünün külü hasret.
Vuslat,
"Biz Leyla ile Mecnun'un aşkına sevdalanmadık.
Kays İbnî Mülevvah'ı mecnun eden yola sevdalandık." (Senaryo'dan / Taş İskele)
*
İçinde saklambaç oynayan Dilber'i,
Bulamadı saklandığı yerde.
Ne dediğimi bilmediğimce,
nerede olduğumu da bilmiyorum.
Kaygısız,
kâğıttan kule mi,
kör kuyu mu,
labirent mi,
Ah çocuk,
Okuyorum,
Duvardaki resminde tebessümünü…
Sen ki büyüdüğünden habersiz çocuk.
-Haddini aşmak değil, bilmekti özgürlük-
Sahte gökyüzündeki,
Yalancı ebemkuşağına,
Hazla kanat çırptı özgürlükte sınır tanımaz martı.
Masal bu ya,
Aynı yolda,
Puşkin'in nefis fahişesi ile
Karşılaşmıştı Tolstoy'un fikir fahişesi...
Çözdü dilimi dilin.
Lal makamına güfteler düşürdü yüreğim.
Öyle çözüldü ki,
çözme dedim.
düştü libas,
kaldı üryan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!